::
20 Nisan 2024 Cumartesi

:

:

:
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Mustafa ERDOĞAN Mustafa ERDOĞAN

24 KASIM

24 Kasım 2017 Cuma 14:44

Bugün “24 Kasım Öğretmenler Günü”.

Aslında hergün Öğretmenler Günü olması lazım. Öğretmenleri sadece 24 Kasım'da hatırlamak olmaz.

Bir ailenin çocuğunun okul çağına girmesiyle Öğretmenin önemi belli olur. Hatta çocuğumuz kreşe gitmeye başlamasıyla birlikte Öğretmenle tanışırız.

Çocuğumuz A demen, B demeden öğretmene teslim ederiz. Öğretmen A'yı da Z'yi de öğretir.

Kreş, ana sınıfı, ilkokul, ortaokul derken hayatımızın her anında öğretmenlerimiz vardır.

Şimdilerde öğretmenlikte öğrencilikte çok değişti.

Geçtiğimiz günü bazı okullardan ziyaretime gelenler oldu. Yeni öğretmenler, bana eski yıllardaki öğretmenleri sordular.

Yıl, 1953, 54 gibi okula başlamışım.

Bizim dönemimizde ki gibi talebelik yok şimdi. O yıllar biz öğretmenimizi  görünce saygıda kusur etmezdik. Öğretmen geliyor denildiğinde kendimize çeki düzen verir veya kaçacak yer arardık.

Bunun nedeni  öğretmenin bizi görünce “yarın ki ödevini yaptın mı “ diye sormasından bile korkardık.

O dönemler bizler öğretmenlerimize çok saygılıydık.

O dönem ben sınıf başkanlığı yaptım, okul numaram 38 idi.

Benim iki öğretmenim vardı karı koca. Biri Bekir Sıtkı Akça, eşi İsmet Akça.

Daha evvelinde ise Hanifi Ercan adlı bir öğretmenim vardı.

İşte böylelikle birçok öğretmenle tanıştık. Bizim okulda talebe çoktu. Hergün sabah okul kapısında bir nöbetçi olurdu. Kışın herkes okula mutlaka bir odun getirecekti. Çünkü kışın sınıfta üşümemek için soba yakardık ve bu sobada yanan odunu herkes evinden getirirdi. Odun getirmeyenin ismi alınır, okul başkanına verilir, okul başkanı da bu isimleri öğretmene verirdi.

Sabahları zil çaldığında sıra olurduk okulun önünde. Öğretmen listeyi okurdu. Odun getirmeyenlerin numarasını okurdu. Okuduktan sonra “bu numarasını okuduklarım, öne çıksın” derdi. O öğrenciler en öne çıkardı. Öğretmen “İşte bu öğrenciler bugün odun getirmemiş, bunları sınıfta ısındırmayın” diye şakayla karışık sözler söylerdi. Birde şakayla hafiften kulaklar çekilirdi.

Bizim dönemimizde öğretmenlerden tokat yediğimiz bile çok olmuştur.

Şimdi nerde kaldı o günler.

Şimdi bir öğretmen öğrencisine sert tonla konuşsa, azarlasa, hemen şikayet edilir, öğretmen nerdeyse gazetelere haber yaptırılır?

Nerde bizim eski günlerimiz?.

Geçen gün M. İstemihan Talay YBO Okulundan gelen genç öğretmenlere bunları anlattım.

Talebelik yılları bizim dönemimizde uzun geçerdi. Ben ne kadar anlatsam yetmez, sayfalar doldursam az gelir. Onun için derim ki, eski öğrencilikler yok şimdi.

Allah, tüm öğretmenlerimize sabır versin.

Eli öpülesi öğretmenlerime saygılar sunuyorum.

Beni okutan öğretmenlerimin sayısı 6-7 idi. Onların içinde Bekir Sıtkı Akça halen sağ. Sanırım şu an 95-96 yaşında ve Mersin'de yaşamını sürdürüyor.Eğer Allah kısmet ederse zaman bulursam, bugün bir buket çiçekle öğretmenimin elini öpmek için Mersin'e gideceğim...

Bugün Öğretmenler günü çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Dünden itibaren öğrenciler, öğretmenlerine hediye etmek için çiçek siparişi verdiler. Öğrencilerde birer çiçektir ve eli öpülesi öğretmenlerinin ellerini öpecekler bugün.

Ne mutlu böyle  öğretmenlere..

24 Kasım Öğretmenler gününü kutlarken aramızdan ayrılmış öğretmenlere ruhunuz şad olsun diyorum. Emekliye ayrılmış olanlara sağlık ve sıhhat, uzun ömürler diliyorum.

Başöğretmen Aziz Atatürk'ü de unutmuyoruz. Atamızın ve başöğretmenimizin ruhu şad olsun.

Öğretmenlere büyük önem veren Atatürk ve onun sayesinde bugünlere gelen öğretmenlere saygılar.

Hz. Ali ne demiş.

“Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum”

Bu sözün üstüne söz var mı?..

Onun için bütün öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutluyorum. Onlara sağlık ve mutluluklar diliyorum.

İyiki varsınız sevgili öğretmenlerim, iyiki varsınız...

Paylaş:  Facebook Twitter Google
YAZARIN DİĞER YAZILARI