Sofralarımızda ihtiyaç sahiplerini bulundurmak çok güzel bir haslettir.
Tanıdık tanımadık kim olursa olsun, yeter ki ihtiyaç sahibi olsun.
Rahmet Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Kalbinin yumuşamasını istiyorsan açı doyur ve yetimlerin başını okşa.”
“Kim bir açı, Allah için doyurursa, Allah ona cennet meyvelerinden yedirir.”
“Bir hurma vermek suretiyle de olsa kendinizi cehennem ateşinden koruyunuz.”
Muhtaçlara yedirmek imanın bir gereğidir.
Kuranımızda,
“Onlar fakire, yetime ve esire O’nun sevgisi için yemek yedirirler ve şöyle derler: Biz, size Allah rızası için yediriyoruz, sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz”(dehr /7-10)
“Akrabaya, fakire, yolda kalmışa hakkını ver Allahın hoşnutluğunu dileyenler için bu daha hayırlıdır.”
“Suçlulardan sorarlar:
Sizi şu can yakıcı azaba ne sürükledi? Onlarda derler ki biz.
Namaz kılanlardan değildik.
Fakiri de doyurmazdık.
Boş işlere dalanlarla birlikte dalardık.
Ceza gününü de yalanlardık
Sonunda bu halde iken ölüm bize geldi çattı.”(müddessir/42-47) buyurulmuştur.
Ne mutlu başkalarının dertleriyle dertlenenlere!