Tarsus’un her tarafı otomobillerin işgali altında.

Güya Parkomat uygulaması kalktı. Trafik rahatlayacak.

Adam özel otoparka 5 TL, 7 TL para veriyor. Sesi çıkmıyor. Ama  caddelerde yarım saat, bir saatlik   duracak 1 TL vermek zoruna gidiyor. Birileri de gidip mahkemeye dava açıyor ve Parkomat uygulaması durduruluyor. Sonra!

Evet sonra bütün caddeler, bütün sokaklar Parkomat misali araçların park etmesiyle tıkanmış durumda. Hatta gündüz  istediğiniz  saatte gelin bakın. Atatürk caddesinden, Adana ve mersin caddelerine.. Özellikle de Atatürk caddesinde Bankalar  mevkiinde adamlar yolu zapt ediyor. Tek sıra oto parkının yanı sıra ikinci sırayı dolduruyorlar.  Seyir halindeki araçlarda geçerken sıkıntı yaşıyor, yayalarda..

Elbette trafik ekipleri buraları kontrol ediyor, devriye geziyor. Ama  Trafik ekibinin uyarısının üzerinden 5 dakika geçmeyen ekip devriyesini başka yerlerde sürdürürken arkadaş başka araçlar gelip trafiği yeniden alt üst ediyor.

Allah bu memlekette Trafik ekiplerine sabır versin. İşleri hiç de kolay değil.

Araç sürücüleri ise aracını bedavaya park edeceğim diye türlü cambazlıklar yaparken bazen kötü olaylara da sebebiyet veriyorlar. Bu dünde böyleydi, bugünde böyle.. Korkarım yarında böyle devam edecek gibi..

Bizim gazeteci yazar abimiz Mehmet Yaşot, sağlığında bu trafik konusunu çok yazdı. Tarsus’ta araç sayısının 120 binleri geçtiğini belirterek “Tarsus’ta yollar araç trafiğini kaldırmıyor. Bu kente yeni yollar, yeni otoparklar açılması lazım” diye defalarca yazdı, çizdi. Hiçbir olumlu gelişme yaşanmadı.

Yaşanmadığı gibi Mehmet Yaşot kendi uyardığı sorunların çözümlenememesi yüzünden araçların ambulansların geçişini engellemesi yüzünden öldü dersem abartmış olmam. Çünkü Yaşot baba, kalp krizi geçirip yere düştüğünde çağrılan ambulans bile araçların yolları tıkaması yüzünden gecikmeli olarak yanına ulaşabilmişti. Bu konuyu bizim MEDYAD Başkanı Okan Çalışkan  da yazdı.....
“Gazeteci Mehmet Yaşot’un ölümü cinayettir” dedi.
26 Aralık 2019 tarihinde  aramızdan ayrılan Gazeteci Mehmet  Yaşot’un ölüm haberini ve nedenini paylaşımlardan ve haberlerden okuyarak görmüşünüzdür. 
“Mehmet Yaşot, bu kente ve mesleğe yıllarını vermiş her kesin sevdiği değerli bir insandı.   Mehmet  Yaşot'u aramızdan alan kalp krizi olabilir,  ama kurtulması mümkün de olabilirdi.  Yaşot  babayı  Tarsus Ekspres gazetesinde ayak üstü sohbet ettikten sonra ben uğurladım, bisikletine bindi ve  yanımızdan ayrıldı. 
Yine değer verdiğim Merih Özyaşar’ın orada görüşürüz diyerek gitti. Ben Merih ağabey ile selamlaşıp bir dakika oturmadan içeri telaşla biri girerek “Yaşot baba düştü yetişin” diyerek bağırıyordu.  Koşarak gittim . Arkamdan Merih abi ve çocukları geldi. Yaşot baba yerde yatıyor, başında ise kalabalık topluluk vardı. Onları boşalttıktan sonra ambulans çağırıp çağırmadıklarını sordum, sağ olsunlar çağırmışlar, ambulans seri bir şekilde geliyordu. 
Ancak Tarsus Amerikan Koleji ile Denizbank arasındaki Apdi İpekçi caddesine ambulans geldiğinde Yaşot babanın yattığı yere ise 15 dakika da gelemedi.  Ambulansı süren şoför ve içindeki personel çırpınıyordu. 
50 metrelik mesafeye 15 yada 20 dakikada gelemeyen ambulansın bir suçu yoktu. 
O cadde sorumsuz araç sürücüleri ve uygunsuz parklar nedeniyle ambulansa bir türlü yol vermiyorlardı. 
Kalp krizinde dakikalar çok önemli iken o ambulansın geçişini engelleyenler bu ölümün sorumlusudur. 
Orada bulunan trafik polisleri bile yolu boşaltmakta zorlanırken sorumsuzluğun sahibi olan o araç sürücüleri bu ölümün (pardon cinayetin)  sorumlusudurlar.”

Hikayemiz böyle. Mehmet Yaşot baba gideli 29 gün oldu.  Adam araçların yolları tıkaması yüzünden ambulansın geçememesi ile canını kaybetti. Hala o sıkıntılar düzeltilemedi.

BOŞUNA DEMİYORUM YA? BURASI TERS-ÜS!..