Mart ayı ülkemiz için, biz Türkler için çok önemli bir aydır.
Bu ayın içinde öyle günler vardır ki..
Mesela 14 Mart tarihi tüm Türkiye’de olduğu gibi kentimizde de “Tıp Bayramı” olarak kutlanır. Doktorların piri Lokman Hekim’i anmak ve doktorlarımızın varlığını taçlandırmak için 14 Mart’larda Tıp Bayramı düzenlenir.. Ancak bu yıl 14 Mart’ta Tarsus’ta bir sessizlik ve sakinlik vardı. Çünkü 14 Mart Tıp Bayramında yapılan kutlamalara 14 tane bile doktor gelmemişti dersek yalan olmaz. Oysa geçmiş yıllarda Tıp Bayramı sahada kutlanır, halka cezeryeler dağıtılırdı.
xx
DOKTORLARDA SESSİZ KALDI!
Özellikle Pandemi döneminde yıllarca gece gündüz demeden çalışan, hastalara şifa dağıtmak için kendi canlarını hiçe sayan hekimlerimiz, birde deprem afeti yaşanan ülkemizde nedense bu yıl Tıp Bayramında sessiz ve sakindiler.
Bunu bir eleştiri değil, sadece dikkatimi çeken bir nokta olduğu için yazıyorum. Allah her zaman doktorlarımıza sağlık sıhhat versin ve onarı başımızdan eksik etmesin.
xx
ATATÜRK’ÜN GELİŞİ
Büyük önder, Mustafa Kemal Atatürk’ün hepimizin hayatında önemli bir yeri vardır.
Bu büyük insanın ayak bastığı topraklar bile onun varlığına şahittir.. Türklerin büyük önderi ve lideri olan Atatürk’ün Tarsus’a gelişinin önceki gün (17 Mart) 100. yıl dönümü idi.
Dile kolay Atamız bu kete en az 5 defa gelmiş ve ilk gelişinden bu yana tam bir asır geride kalmış..
Bir asır demek koca bir 100 yıl demek..
Atamızın kentimizi şereflendirdiği yıldönümünün hatırına ilk tören, tren garı önündeki Atatürk Treninin bulunduğu alanda yapıldı. Burada büyük komutan Atatürk temsili olarak trenden inerken çiçeklerle karşılandı.
Ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşı okundu. Beraber Yeşilyol’dan yürüyerek Atatürk anıtına geldik. Burada Atatürk’ün gelişi ile ilgili şiirler okundu. Buradaki törene Kaymakam Kadir Sertel Otcu, Belediye Başkanı Haluk Bozdoğan ile diğer protokol mensupları, Muharip Gaziler, Kuvayi Milliye’ciler, öğrenciler ve sivil toplum kuruluşlarının başkan ve yöneticileri katıldı. Bando eşliğinde Cumhuriyet Alanında Atamızın duvarlara asılı büyük bir portresi ve Atatürk anıtı önünde Atamıza ve tüm şehitlerimize selam durduk.
ŞELALEDE KUTLAMA YOKTU
Kutlamaların son bölümünde her yıl Tarihi Tarsus Şelalesine geçilerek burada konuklara marul, ayran ve kısır ikramında bulunulurdu. Ayrıca davul zurna eşliğinde halaylar çekilir, Atamıza selam durulurdu.
Ancak bu yıl Tarsus Kutlama komitesinin aldığı kararla ve son K.Maraş Depreminde 11 ilin etkilenmesi, birçok insanımızın hayatını kaybetmesi nedeniyle bir değişiklik yapıldı. Atatürk’ün Tarsus’a gelişleriyle ilgili marul yediği Şelale proğramı iptal edildi. Kutlamalarda Şelalede davul zurna gibi eğlenceler yapılıyordu. Bu eğlenceler deprem felaketi nedeniyle bu yıl için proğramdan çıkarıldı..
xx
ÇANAKKALE ZAFERİ’NİN 108. YILDÖNÜMÜ
Yine Türkiye’nin geçmişinden bugüne tarihinde önemli bir sayfada altın harflerle yazılı olan Çanakkale Zaferi unutulmaz. Dün gibi, bugün gibi derken bu önemli Deniz zaferini kazanalı 108 yıl olmuş.
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin yıldönümünde Tarsus’ta Nusret Mayın gemisi ve Çanakkale Zafer Parkında yapılan anma ve kutlamalarda tüylerimiz diken diken oldu. Dünden bugüne Tarihi kahramanlıklarla dolu bir milletin yeniden dirilişinin destanlaştığı Çanakkale zaferinin 108. yılında Kahraman Nusret’in yanında olmak bizler için büyük bir şanstı.. Her yıl olduğu gibi bu yılda Kahraman Nusretin’in karşısında durmak ve törenlerde yer almak bizlerin göğsümüzü kabarttı. Çünkü bu büyük zafer, ümidin inanca, inancın zafere döndüğü andı. Böyle bir zaferi kazanmamızda başrol oynayan kahraman Nusret’te bu topraklarda bizim memleketimizde, aramızda dünyaya selam duruyor.
xx
BÜYÜK ZAFER..
Sözlerimizi tamamlarken diyeceğim odur ki:
Bu zafer, yalnızca Çanakkale’nin değil; Edirne’nin, Nevşehir’in, Kastamonu’nun, Diyarbakır’ın; velhasıl, bir milletin topyekûn zaferi olmuştur. Zaferin 108. yılında da Türkiye’nin neresinde olursak olalım aynı birlik ve beraberlikle haykırdık..
“Uğruna şehit düştüğümüz o toprak, bu topraktır.”
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!..