Bugünlerde Çukurova’nın bir biri ardına düşman işgalinden kurtuluş günlerini kutlamaktayız. Yıllar önce 5 Ocak olarak kutladığımız Tarsus’un kurtuluş günleri 1980 ihtilalinden sonra 27 Aralık olarak düzeltildi. O dönem aramızda olan gazeteci M. Nevzat Kayı, yaptığı araştırmalardan sonra Genel Kurmay Başkanlığına bir mektup yazarak Tarsus’un kurtuluş gününün 5 Ocak değil, 27 Aralık olduğunu beyan etmişti. Genel Kurmay’ın araştırmaları neticesinde Tarsus’un Kurtuluş günü de 5 Ocak değil 27 Aralık olarak düzeltildi ve yaklaşık 40 yıldır kurtuluş günümüz 27 Aralık olarak kutlanmaktadır.
Geçen hafta yeni yıla girmeden Tarsus’un düşman işgalinden kurtuluşunun 101. yılını kutladık. Önceki gün de Mersin’in kurtuluş gününü 3 Ocak tarihinde 101. kez kutladık. Ardından 5 Ocak’ta ise Adana’nın kurtuluş günü idi. 5 Ocak öncesi gazeteci yazar, şair ve araştırmacı M. Demirel Babacanoğlu ile bir telefon sohbetimiz oldu. M. Demirel Babacanoğlu, Çukurova’yı çok iyi bilen bir büyüğümüz. 15 Ocak 1944 tarihinde Adana Karaisalı'nın İncirgediği köyünde doğdu. Ancak İncirgediği köyü 1994 yılında Tarnuss’a bağlandığı için kendisi artık bir Tarsusludur.. Asıl adı Mehmet Demirel olup, ürünlerinde M. Demirel Babacanoğlu mahlasını kullanmaktadır. Sohbetimizde Çukurova’nın kurtuluşunu ele aldık.
İşte bize anlattıkları..
ÇUKUROVA KURTULUŞ SAVAŞINDA MOLLA KERİM
Çukurova Kurtuluş Savaşı kahramanlarından biri de Molla Kerim’dir. Çukurova Kurtuluş savaşları simgesi konumuna gelmiştir. Molla Kerimle ilgili çok sayıda (varyant) öykü anlatılmaktadır. En doğru öykülemenin Türkmen Oymaklarında Bir Yörük Beyi(*) adlı kitapta anlatılmakta olduğunu düşünüyorum!…
Bilindiği gibi Fransızlar bugün bile yayılmacı huyunu bırakmış değildir! Oysa Fransuva Kral 5’e tutsak düştüğünde, annesi Kanuni Sultan Süleyman’a mektup yazarak oğlunun kurtarılmasını ister. Kanuni kurtarır; bunun üzerine dostluk kurulur. Bu dostluk bize pahalıya mal olur. Fransızlara kapitülasyonlar (ticarette ayrıcalık) verilmiş; bizi sömürmüşler. Yetmemiş Dünya Savaşı sonrası Çukurova, Amik, Antep, Harran ovalarını-kentlerini işgal etmişler.
Kiminle dost olmuşsak zarar görmüşüz. İngilizlerle dost olumuşuz Ege’ye Yunanlıları çıkarmışlar, İstanbul’u, Musul’u işgal etmişler. Alman dostluğu ise I.Dünya Savaşı’na girmemize neden olmuştur.
Fransızlar Çukurova’yı işgal eder etmez yerleşim birimlerinde (Adana, Tarsus, Mersin) Türkçe konuşmayı yasak etmişler, resmi dairelere bayraklarını çekmişler. Halkta silah adına ne varsa toplamışlar. Zulme başlamışlar…
Atatürk’ün girişimleriyle Kuvayi Milliye Cemiyetleri kurulmuş, halk kısa zamanda örgütlenmiş, direnme birlikleri oluşturmuş. Bunlardan biri de Tarsus’ta Çeliktaş (Molla Kerim) Müfrezesi’dir. Düşman Tarsus’ta çıkamayan birliklerini kurtarmak için 27.07.1920 günü, Adana’dan, tam donanımlı iki bin kişilik güç çıkarıyor yola. Bunun üzerine Çeliktaş Müfrezesi görevlendiriliyor. Molla Kerim aynı gün 370 kişilik gücüyle Tarsus Çayı’nın doğusuna geçer, Yenice ‘ye doğru ilerler.
Karşılarında güçlü bir direniş gücü göremeyen Fransızlar Dikili, Zeytinli, Arıklı köylerini geçerek Yenice’ye gelir, geceyi burada geçirir. Molla Kerim, Fransız birliklerini Kamberhüyüğü Deresi’nde karşılar. Ama Fransızlar güçlüdür, ilerlemesini durduramaz. Çevre müfrezelerden de yardım alamaz. Fransızların ateş etme, asker üstünlüğü vardır. Arka ve yan taraftan dolanarak çevirme girişiminde bulunmuşlar, 36 askerimiz şehit etmişlerdir. Müfreze teslim olmak zorunda kalmıştır. Müfreze içinde Molla Kerim aranmaktadır. Ermeniler yardımıyla, Molla Kerim’i saptamaya çalışırlar. Takma adı Fettah Ağa’dır. Bulamayınca, seçtikleri 24 müfreze üyesini, tutsakları makineli tüfekle tararlar. Yine de Molla Kerim’i ele veren olmaz. Ramazan takma adlı önemli adamlarından biriyle 40 kişiyi, Ayrıca 100 kişi, kalın sicimle birbirine bağlalar. Yürüyüşü geçerler. 28.07.1920 günü Tarsus girişine varırlar, akşam olmaktadır. Tarsus doğusunda Baç Köprüsü’nü geçmek için sabahı beklemek istemezler. Tarsus Çayı’nın batısına geçmeye başlarlar. Bu sırada yaralı taşıyan bir arabaya sahra topu düşer. Ardından diğer sahra topları gelmeye başlar, yürüyüş dağılır.Topçu Binbaşı Ferahim Şalvuz tarafından atılan top bitmiştir. Hava kararmıştır. Bağlı olmayan askerlerden 170 kişi Berdan Çayı’na atlar, bazıları da tarlalara kaçar.
Yerli Ermenilerden Molla Kerim’in birbirlerine bağlı askerler arasında olduğu belirtilir. Fransız komutan Bonnour’un emriyle, Molla Kerim ve arkadaşları Baç Köprüsü başında makineli tüfekle şehit edilir.
(*) Emin Yalçın, Türkmen Oymaklarında Bir Yörük Beyi, 2. Baskı, 668 sayfa, Mersin Büyükşehir Belediyesi Yayınları 2015.
Bu güzel ve değerli bilgiler için M. Demirel Babacanoğlu abimize teşekkür ediyorum.