::
20 Nisan 2024 Cumartesi

:

:

:
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Mehmet YAŞOT Mehmet YAŞOT

BAYRAMDA YORGUN RENKLER

20 Haziran 2018 Çarşamba 10:21

Kısa kollu siyah  renkli  fanilaları giyenleri her gördüğümde yorgunluk aklıma gelir.

Kafamda Soru var?.

Ben mi yorgundum?

Yoksa ülkemin insanları mı?

İşte geride kalan bu bayramda bunlar aklıma geldi.

Yine bir soru belirdi kafamda.

Acaba siyasetçiler mi yorgun, yoksa halk mı?

Sorunun cevabını yine kendim buldum.

Halkımız yorgunken siyasetçilerimizin maşallahı var.Onlar yorulmadan çalışıyor.

Dağ taş, köy, kasaba, mahalle demeden dolaşmaya hız verdiler.Vaatler de çok.

Hatta bugüne kadar görülmemiş vaatlerde bulunuyorlar.Yine siyasiler arasında bugüne kadar görülmemiş tartışmalara da şahit oluyoruz.

Birbirlerinin kişisel hatalarını, partilerinin hatalarını ulu orta saymaya başladılar.

Boşuna dememişler.“Siyaset süte benzer” diye.

Çünkü geçmişin lekeleri bile ortaya çıkıyor siyasette.

Ne diyelim.

Demokrasi buydu. Demokrasilerde halk hakem olmalıdır değil mi?

Her iki cenahın olumsuzluğunu dinleyecek halkımız ve ona göre adaylara puan verecek, yani oylayacak.

Siyasette tepkiyi de harekete geçirip kendilerine oy toplamaya çalışan siyasetçiler aklımızda.

Demokrat Partinin 1950 'de iktidara gelişini hatırlattı.

O yıllar, siyaset bilimciler, “Halkın saraya tepkisi” demişlerdi.

O yıllar ikinci dünya savaşı sıkıntıları yaşanıyordu.

Ülkede ekmek bile karneyle veriliyordu.

Aydınlatma için gazyağı karneyle satılıyordu.

Vergiler icra yoluyla alınıyordu.

Vergisini ödemeyenler veya ödeyemeyenler Tarsus'ta adı “Kötü köy” olan yerde çalıştırılıyordu. Kötü köyün adı daha sonra Mahmutağa  köyü oldu.

Vergi ödemekten kaçınanlar hapse bile atılıyordu o yıllarda.

O yılları anlatan tarihçiler Türkiye Cumhuriyeti genç ve parasız bir devlet olduğu için şartların böyle olduğunu anlatır.

O dönem Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü, yine de  iyi niyetliymiş.

Demokrasiye geçişi bizzat kendi hızlandırdı. Demokrat Partiyi kendi kurdurmuş.

Bunları Şevket Süreyya Aydemir “İkinci adam” kitabında anlattı.

Demokrat Partinin gelişiyle ülkede refah başlamış.

Marşal yardımıyla çok şeyler yapıldı.

Rahmetli Adnan Menderes her vatandaşın yüreğindeyken her partinin kader sonu gibi bir olay yaşandı.

Bir Londra seferinde uçağı düştü. İlginç bir olay yaşandı. Uçak kazasından Menderes sağ kurtuldu. Oysa uçaktan düşenlerin kurtuluş şansı neredeyse sıfırdır.

Sonraki yıllarda  Adnan Menderes, bazı ithamlarda bulunulup yargılanarak  idam edildi. Yani uçak kazasından kurtuldu ama ipte can verdi.

Türk siyasi tarihinin en acı günüydü Menderes'in idam edilmesi.

Yazımın sonunda siyasi gelecek şu an seçmenin elinde diye ekliyorum.

Lütfen sandığa gidin.

Oyunuzu kullanın diyorum.

 

Paylaş:  Facebook Twitter Google
YAZARIN DİĞER YAZILARI