Türkiye’de yeni yeni hastaneler yapılıyor. Tarsus ve Mersin’de de yeni hastaneler yapılmakta.

Ülkemizde çok değerli doktorlar ve sağlık elemanları yetişmekte.

Hemşirelerimiz sevgi ve şefkat dolu. İlaç alma işimizde eskisine göre çok iyi. Eskiden SSK hastanelerinde doktora ilaç yazdırılınca eczaneye iner orada kuyruğa girerdik. Çok şükür o da kalktı. İlaç almak kolaylaştı.

Doktorlarımız ve uzman sağlıkçılarımız hipokrat yemini etmiş, insanlara şifa dağıtıyor.

Maalesef bu değerlerimizi koruyamıyoruz. Yada korum a yetersiz kalıyor.

Konumuza bir hatırlatmayla devam edelim.

Eskiden hastanelerde bir hemşire resmi olurdu. Hemşire  parmağı ile sus işareti yapardı.

Yani hastaneye gelenlerin çevreyi ve hastanede kalanları rahatsız etmemesini isterdi. Bizlerde o zamanlar hekimi yani doktoru görünce saygılı davranır selam verirdik.

Şimdi bunları yazarken bir Avrupa şehir hastanesinde duvara asılı bir yazıyı Tunuslu dostum Sadık Sabri göndermişti.

Şöyle yazıyordu.

“Doktorunu dövebilirsin.

Ama cezaevinde kalacağın 14 yılı hesap etmen lazım”

Yani kalıplaşmış bir hukuk ceza bedelini peşin bir hatırlatan bir yazı.

Diyeceğim bize şifa dağıtan doktorlarımızı koruyan bir yasa eksikliğini görür gibi oldum.

xx

Bazı münferit olaylarda oluyor.

Geçenlerde 80 yaşındaki bir vatandaş evde yatalak eşine ilaç yazdırmak istemiş.

Doktor ne demiş:

“Ben  hastayı görmezsem ilaç yazamam” demiş.

Bunun yasalara aykırı olduğunu da söylemiş. Ama  yaşlımız, hekime saldırmış.  Korumalar gaz püskürtmüş ve yaşlı adam ölmüş.

Bu olayda sağlıkta bazı sorunları bize anlatır gibi değil mi?

Yaşlı adamın yatalak eşine ilaç yazdırması tartışılır.

Doktor şunu yaşlı adama söyleseydi.

“Bak amca şimdiye kadar evdeki ablamıza hangi aile hekimi bakıyorsa ona git. Ben bu ilaçları hastayı görmeden yazamam. Kanun benim yakama yapışır”

Xx

Demek ki bu durum yaşlı hastaya tam anlatılmamış.

Yani yatalak hastanın  hastalığını tanıyan aile hekimine yönlendirmesi yapılmalıydı.

Yazımı okuyanlardan bazıları “doktorlarda yığılma var. O gerginlikte tam bir yönlendirme yapılmamış. Zaten dert kliniklerde yaşanıyor. Hastanın hastalığın teşhis, tanı yapmaya çalışan doktorun  odasına aniden doluşuyorlar. Doktorlarda bu durumda bunalıyor. Ben bunlara çok şahit oldum.

Doktor ne yapsın?

Biz hastalar bu olayların kaynağıyız.

Diyeceğim şudur.

Her ne kadar ülkemizde hasta hakları süper bir şekilde korunuyorsa da Hipokrat yemini etmiş hekimlerimizi de yasalarla korumak azım.

Avrupadaki bazı hastanelerde okuduğumuz duvarda asılı yazı gibi doktoru ve sağlık görevlisini dövebilirsiniz ama karşılığında 14 yıl hapis yatarsınız demek lazım. Bunu göze kim alabilir?

Aşık Mahzuni ne güzel demiş.

“DOKTOR HASTA BEN HASTA!”

Bugünde sağlıkta gördüğümüz aksamaları yazdık.

Size de sağlıklı günler diliyorum

Doktorlarımızın da birer insan olduğunu unutmayalım.