::
29 Mart 2024 Cuma

:

:

:
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Bülent ACUN Bülent ACUN

DOST İLİNE SEYYAH OLDUK

20 Aralık 2019 Cuma 11:11

İnsan ne yapıp edip, imkanı ölçüsünde mutlaka seyahat etmeli. Gezip görmeli insan. Gördüklerinin sırrına ermeli. Kadim dostluklara çelik suyu vermek, yeni dostlukların o sırlı kapılarını aralamak için gezmeli, dolaşmalı; dağlar, denizler aşmalı. Kerim kitabımızda ifadesini bulan veçhiyle; bizden önce yaşamış kavimlerin akıbetlerini görüp, onlardan ders çıkarıp, ibret almak için yeryüzünü gezmeli, dolaşmalı insan.

 

 Hesaptan azade hasbi niyetlerle gezip dolaşmalı insan, böylece “dinde kardeşleri, yaradılışta eşleriyle” tanışmalı, kaynaşmalı, selamlaşmalı, halleşmeli, dilleşmeli.

 

Seyahatte sıhhat var, hayat var, afiyet var, safahat var, ülfet var, ünsiyet var.

 

 Birbirimize gitmezsek, kendimize gelebilir miyiz?,Birbirimizi aramazsak, kendimizi bulabilir miyiz? Birbirimizi unutur, ihmal edersek kendimiz kalabilir miyiz?

 

 Sosyal medyanın hangi aygıtı,  dostlarla şöyle yüz yüze, göz göze bir arada edilecek iki kelamın yerini tutabilir?

 

 Seyahat etmek bizi paramparça etmeye azmetmiş her şeye karşı durmak gönülden gönüle muhkem bir dostluk köprüsü kurmaktır.

 

 İşte bu duygu ve düşüncelerle İstanbul'dan sevgili Davut Güler, Ramazan Boluk ağabeyler ve Antep İslahiye'den bize refakat eden Ramazan Deveci beyefendi ile birlikte 4 arkadaş, aldık çantayı ellere, birlikte düştük yollara, seyyah olduk dost illere...

 

 Adana'dan Kilis'e, Tarsus'tan İslahiye'ye,Mersin'den Gaziantep ve Kahramanmaraş'a dua makamında “Seyahat  ya Rasulallah” diyerek yola revan olduk. İşte o dopdolu geziden bu yazıya düşenler:

 

 -ŞADIRVAN DÜŞÜNCE OKULU-

 

Seyahatimize Adana'yla ‘Bismillah' diyoruz. Ahmet Sungur ağabeyin evinde Adana'nın kendine özgü böreği ve simiti ile nefis bir kahvaltı yapıyoruz. Sonra kadim dostum Halit Kolan ve Adana'nın meşhur kitapçılarından Ebuzer Ağabey ve diğer dostlarla buluşmak üzere soluğu Ülfet Derneği'nde alıyoruz. Orada portakal ve mandalina kokulu bir sohbet gerçekleştiriyoruz. Ülfet Derneği'nden sonraki durağımız Adana Ulu Cami avlusundaki Şadırvan Düşünce Okulu… Evet yanlış okumadınız Şadırvan Düşünce Okulu içinde nice şairlerin, yazarların, ediplerin, hatiplerin, sanatçı ve siyasetçilerin yetiştiği adı konmamış bir fikir atölyesi, şehir akademisi.

 

 Gelenek bozulmuyor yine seçkin ve geniş bir dostlar meclisinde meselelerimiz masaya yatırılıyor. Sevgili Vedat Kahyalar bize sıcak gündemi kişisel gelişim diliyle aktarıyor.

 

 Bendeniz bu esnada sevgili halacığım, eşi Mustafa ağabey ve Muhammed Emin'cim ile hasbihal ederek seyahate bir de sıla-i rahim eklemiş bulunuyorum. Sabancı caminde ikindi namazı Seyhan nehri etrafında kısa bir şehir turu ve açlık sorumuzun esaslı cevabı, leziz bir Adana kebabıyla gezimizin Adana ayağına esaslı bir nokta koyuyoruz. Şimdi ver elini Tarsus.

 

 CUMA'DA KAPALI İFTARDA AÇIĞIZ

 

 Ramazan Deveci anlattı. Burada bir Kebapçı Salih var, tabelasında şu yazar   “Cuma'da kapalı, iftarda açığız.” doğrusu bu cümle benim son derece hoşuma gitti.

 

 BU GECE UNUTULMAZ

 

 Bugün itibariyle ömrümün üçte birini içinde geçirdiğim bir din görevlisi, radyocu, gazeteci ve sivil toplum gönüllüsü olarak uzun yıllar hizmet etmekten şeref duyduğum inanç, kültür, tarih, medeniyet ve lezzet diyarı şahit şehrim Tarsus'tayım.

 

 İnsanın iyi tanıdığı ve iyi tanındığı bir şehirde bulunması ne güzel bir şey… Burada yol arkadaşlarımı ilgi ve bilgiyle doyurmak daha çok bana düşüyor. Ulu Camii'de bir akşam namazı ardından bizi karşılayan sevgili Yılmaz Alinç, namı diğer Sadık Hoca, çarıklı entelektüel İsa Kaya, Tarsus Ekspres Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ahmet Can Erdoğan ve Ahmet Çavuş ile birlikte camii avlusunda o nefis melengiç kahvesi içiyoruz.

 

 Tarsus'ta şehrin en sevilen öğretmenlerinden gönül insanı,dava adamı,kanat önderi ve sivil toplum aktivisti sevgili Hilmi Tuzcu hocamın misafiriyiz. Hilmi Hocam sağ olsun bize büyük bir sürpriz hazırlamış.Bir çok okul müdürü,öğretmen,sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve dostları hem öğretmenler günü hem de bizim gelişimiz vesilesiyle bir araya toplanmış.Anlayacağınız hepsi burada bir arada kafadar tayfa..

 

Hayli acı bir çiğköfte etrafında edilen tatlı mı tatlı bir sohbet.

 

Kur'an tilaveti, ilahiler, ezgiler, nükteler, latifeler hasılı kelam Sevgili Ünal Demir hocamın müdürlük ettiği Hilmi Tuzcu hocamın organize ettiği bu güzel program vesilesiyle yol arkadaşlarımla birlikte unutulmaz bir gece yaşadık.

 

 Daha sonra sevgili Erkan Hocamın refakatiyle, ziyadesiyle dinlendiğimiz bu güzel gecenin sabahında, halden anlayan dostumuz Hal Camii İmam Hatibi Yılmaz Karaman hocam bizi Tarsus'un meşhur paçasıyla ağırlayıp, misafir ediyor.  Meydan kahvesinde mamül tatlısıyla birlikte çayımızı içiyor, bereket peygamberi Hz.Danyal'ın (a.s) kabrini ziyaret ediyor. Sevgili Ahmet Damar ağabey'in güler yüzü ve tatlı diliyle lezzetine lezzet kattığı Keleşoğlu baklavaları eşliğinde tatlı yiyor,tatlı konuşuyor ve Tarsus'a veda ediyoruz.

 

 LİMAN VE LİMON ŞEHRİ

 

 Tantuni'nin başkenti, limon ve liman şehri Mersin'deyiz. Sevgili Mehmet Ali Hoca'nın misafiriyiz. Mersin'deki dostlarla buluşma adresimiz Muğdat Camii'nin karşısındaki çay ocağı.Cami'de namazımızı eda ediyor,Yenişehir müftüsü Halil Uzun hocayı makamında ziyaret ediyor,bir restoranda dostlarla sohbet ediyoruz. Türkiye ve Dünya'ya tersinden değil, Mersin'den bakıyoruz. Bir araya geldiğimiz Fatih Kısa ağabey ile Fatih Kitapevi üzerinden Kitapevlerinin kültür hayatımızdaki yeri üzerine esaslı bir sohbet gerçekleştiriyoruz.

 

 Dostlarımızın ciğer ikramıyla Mersin'den uğurlanıyoruz. Mersin'de tren istasyonunda 17.30 trenini beklerken, sevgili köylüm ve arkadaşım A.Ali Sınav ile istasyon bahçesinde nostaljik bir sohbet ederek hasret gideriyoruz.

 

MAHALLE BAKKALI'NDA KİTAP İMZASI

 

 Duygu ve ilham dolu bir tren yolculuğu ile İslahiye'deyiz. Yol boyunca tren yavaş yavaş ilerleyişi gecenin sessizliğini bozan korna sesleri ve kalbimizden dilimize dökülen kara tren türküleri bize çok şey söylüyor. İslahiye'de geceyi Ramazan Deveci'nin evinde Mustafa Yıldız ve diğer dostlarla sohbet ederek geçirip kahvaltıdan hemen sonra yazar dostumuz Mehmet Deveci'nin ekmek teknesi olan bakkalına misafir oluyoruz.

 

 Orada kaldığımız birkaç dakika bize mahalle bakkalının ne anlama geldiğini konusunda hayli fikir veriyor. Sevgili Mehmet Deveci bize İslahiye hediyesi olarak “Ey Kudüs, onsuz olmaz ve tek başına” isimli kitaplarını imzalıyor. Mahalle bakkalında kitap imzası doğrusu insana bambaşka duygular yaşatıyor.

 

 -ATEŞİN DÜŞTÜĞÜ İNSANLIĞIN YÜKSELDİĞİ ŞEHİR-

 

 Sevgili Ramazan Deveci'nin şoförlüğünde İslahiye'den Ensar şehir Kilis'e geçiyoruz.

 

Kilis halkı'nın Suriyeli kardeşlerimize gösterdiği misafirperverlik, bize burası bombaların düştüğü fakat insanlığın yükseldiği yer dedirtiyor.

 

 Diriliş Derneği'nde dernek başkanı ve yöneticilerle tanışıp, çay içtikten sonra kendimizi Kilis'in kanaat önderlerinden sevgili Ali Uğur Özkeleş'in mekânında buluyoruz.

 

 Burada Kilis havası eşliğinde gönül coğrafyamızın hal-i pür melalini müzakere ediyor, entelektüel bir kişilik olan  Ali Uğur Özkeleş'in yerinde haklı ve hasbi tespitlerini dikkatle dinliyoruz.

 

 -TATLISIZ GİTMEK ÇOK ACI OLUR-

 

 Şimdiki durağımız lezzetin adı ağızların tadı Gaziantep… Burada sevgili Osman İslamoğlu hocayla hasbi bir muhabbet ediyor, hemen akabinde İyilik Der başkanı Sevgili Mahmut Beye misafir oluyoruz. Mahmut beyle birlikte tatlı yiyor, tatlı konuşuyor, işleri tatlıya bağlıyoruz. Kahramanmaraş yolunda arkadaşlara şu latifeyi yapıyorum; “iyi ki tatlı yedik, Gaziantep'ten tatlı yemeden gitmek çok acı olurdu.”

 

 ELİ BÖĞRÜNDE BEKLİYORUZ

 

 Üç gece dört gün süren ve dolu dolu geçen seyahatimizin finalinde şairler, edipler, hatipler ve edeler diyarı Kahramanmaraş'tayız. Sevgili Sabahattin Kala'nın verdiği habere göre bizi Maraş'lılar eli böğründe bekliyorlarmış…

 

 ELİ BÖĞRÜNDE KAHRAMANMARAŞ'IN MEŞHUR YEMEĞİ

 

 Bizim Maraş'taki anahtarımız şehrin kanaat önderlerinden ve en sevilen öğretmenlerinden sevgili Sabahattin Kala dostumuz. Kahramanmaraş ziyaretimizin besmelesini sevgili dostumuz Adem Türkmen Bey'in eli böğründe ikramıyla çekiyor. Geceyi kalem ve kelam erbabı dostlar ile hayli hararetli konuları tartışıp konuşarak Sabahattin Hoca'nın evinde geçiriyoruz. Burada öğleye kadar hoşça vakit geçiriyor. Ardından Rıdvan Hoca vakfında sevgili Seyfi Pınarbaşı'na misafir oluyoruz. Burada salaşın telaşından azade nükteler, latifeler, şiirler, türküler ve hatırlarla dolu hayli keyifli bir zaman geçiriyoruz.

 

Sevgili Veysel  Dinçaslan dostumuzun paça ikramını Seyfi Beyin salaş ikramına takdim ediyor. Kahramanmaraş mutfağındaki lezzet turumuzu kervandaki dondurmayla tahkim ediyoruz.

 

 BİR ÇINAR ŞAHSİYET; BABA TAHİR

 

 Tahir Gören nam-ı diğer baba Tahir Kahramanmaraşlı bir çınar şahsiyet, sadık bir derviş, titiz bir mühendis, zarif bir Kahramanmaraş Beyefendisi... Üstad Necip Fazıl'dan Nuri Pakdil'e, Nurettin Topçu'dan M.Zahit Kotku'ya  yakın tarihimize iz bırakan dava adamlarıyla yaşanmış, hatırlarla dolu bir tarih hazinesi… Kahramanmaraş'a gelir gelmez, kendisini evinde ziyaret ettik, çayını içtik, duasını aldık, hatırasını dinledik. Tanıştığımıza memnun olmak ne kelime meftun bile olduk.

 

 SON SÖZ

 

 Bu seyahatimizde emeği ve yemeği geçen herkese kalbi teşekkürler…

 

Anadolu; hasbiliğin hesabiliğe galip geldiği yerdir. Anadolu'yu dinlemeden Türkiye'yi anlamanın imkanı yoktur.

 

 Davut Güler abinin şahsında gördüm ki insan biriktirmekle para biriktirmenin kıyası bile caiz değil. İstanbul'un imkanlarıyla Anadolu'nun insanlarını birleştirdiğimizde zannediyorum birçok şeyi çözmüş olacağız. Hasılı kelam ahir ve akıbetimiz hayrola, sürçü lisan ettikse affola!

 

 

 

Paylaş:  Facebook Twitter Google
YAZARIN DİĞER YAZILARI