Dünün günahlarının filmi bile çekilmişti. İngilizce “Seven” dünün Yedi günahı” filmini hatırlıyorum. Bu filmin başrollerini Brab Pitt ile Morgan Freman paylaşmıştı.
Seven adlı filmin konusuydu.
-Tembellik, -Kıskançlık,-Aç gözlülük,
-Hırs,-Şehvet düşkünlüğü, -Öfke ve kibir..
Bunları yazarken TAMPON yazarı Hacı Mustafa Erdoğan bir adım ileri atıyor ve ekliyor. O da “Gıybeti”, “Laf taşımayı” sık sık köşesinde yazıyor.
Benimde bu hususta söyleyeceklerim var.
Lütfen öfkenizi firenleyin.
7 rakamı yani İngilizce SEVEN çok ilginç mesajlar veriyor.
Yüzümüzde 7 tane delik var.
2 göz, 2 kulak, 1 burun deliği, bir ağız.
Birde bizden çıkan 7 kir var. Onları yazmıyoruz.
Biraz düşünürseniz onları bulabilirsiniz.
Xx
Uçakla yolculuk yapanlar bilir. Uçakla yolculuk ederken yağmur bulutları 10 bin metrede olurken yağmurlu havalarda 10 bin metrenin üzerinde uçan yolcuları gündüz aşağıda yağmur bütün şiddetiyle yağarken 10 bin metrenin üzerinde güneşi görürler.
Bilim adamları bir nevi 7 kat gazdan bahseder. Güneş ışınları 7 kat süzülerek yere vardıklarında nebatlara canlılık verir. Güneş bize kan olacak besinlere gizemli ışığıyla canlılık verir.
Tesadüf olmayan bu olgular ilahi bir düzende bize hizmet ediyor.
Geçenlerde Almanya’dan hemşehrimiz Mehmet Can Bolat bana bir yazı göndermişti.
“Bazen bir kayayı delemez ve belkide yerinden oynatamazsınız.
Ama onca insanın yapamadığını gizemli ve sessizce bir damla su yapar. Su damlaya damlaya sabırla ve inançla o kayayı bir şekilde oyar ve bir yana yatırabilir”
İnsan oğlunu da tarif ediyor.
“Var oluştan bu yana süregelen bir azim var. Küçük insanların büyük hayalleri ile yazılan var.”
Tarih onların azmi ve bu yoldaki inancıdır.
Tarihe yön vermeye devam edecektir” diyor.
Bu da insanoğlu’nun azmi.
İnsanoğlunun yaratılışı çok zor olmuş.
Mukaddes kitaplar insan oğlunun yaratılışından ve ondan bahseder.
“Kuran sizi bir damladan yarattık. Annenizin karnında bir kibrit çöpü ölçüsündeyken şekiller verdik. Kemiğe et giydirdik. Göz verdik, kulak verdik, burun ve ağız verdik. Daha çok şeyler verdik.” Der.
İşte sülüklü damla 9 ay 10 gün sonra doğuyor. İnsan oluyor.
Çocukluğunda öfke, kavga gıybet, kıskançlık bilmeyen o çocuk büyüyünce öfke, kıskançlık, kötülükleri ve iyilikleri görüyor.
Kimi kötü yola, kimi iyi yola gidiyor. Ve dünya böyle devam ediyor.
Merhum Aşık Veysel ne güzel söylemiş.
“Uzun ince bir yoldayım.
Gidiyorum gündüz gece.
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece..”
Hayatın iyi tarafını gören şairlerimizde var.
Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday ile birlikte unutulmaz şair Orhan Veliyi rahmetle ve sevgiyle anarken şairlerimize güvenmeye devam ediyoruz.
Orhan Veli..
“Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası
İçimdeki kuş cıvıltıları şarkılar
Bağıra çağıra düşerim yollara..
Döner, döner durur, başım havalarda..” der.
Şairler hayatın hep güzel yönlerini anlatmaya devam ediyor.
Bizlerde sizlere iletiyoruz.