Belki dünyada doğum günü kutlanıp ölüm yıldönümünde anılmayan bir lider var. Bu Gandi’dir.

Bizde ise Atatürk neyse, Gandi de Hindistan’da öyle sevilir.

Biz Mustafa Kemal’e, “ATATÜRK” demişiz.

Hintliler bu insana “BAPU” yani “BABA” demişler.

Britanya’nın 1930’larda sömürgesi oldan Hindistan’a tuz vergisi adı altında bir vergi konur.

Gandi, tuz vergisini protesto etmek için 400 km. yürüyüşe eşlik eder.

Tarihe Gandi Tuz yürüyüşü olarak geçer.

Bu yürüyüşten dolayı  60 bin Hintli’yi İngilizler ceza evine atarlar. Ama Britanya’nın Hindistan’dan çıkmasına neden olur.

Gandi’yi 30 Ocak 1948’de başka bir ulusun köleliğinden kurtardığı için bir Hintli tarafından öldürür. Hintliler Yüce Ruh anlamına gelen “MAHATMA” lakabı koyar. Bu lakabı Hindistan’ın büyük şair ve  düşünürü Tagore tarafından verilir.

1946-1948 yılları arasında 5 binden fazla insan şiddet eylemlerinde öldürülmüştü. Bunun üzerine Birleşmiş Milletler 15 Haziran 2007 tarihinde oy birliğiyle aldığı bir kararla 2 Ekim gününü “Dünya Şiddete hayır günü”  olarak ilan etmiş.

Değerli yazar Mehmet Muhsinoğlu’ndan alıntı yaptığımız Amerikalı gazetecinin Gandi ile arasında geçen konuşma çok dikkat çekici.

“Siz İngiltere’de tahsil gördünüz. Hindistan’a dönünce İngiltere’ye ilk isyan başlatan Hintlisiniz, bu İngiltere’ye ihanet değil mi?”

Bu soruya cevabı:

“Evet Hindistan için İngiltere’ye ihanet ettim. Aç bir Hintli’den bir başka aç Hintli önündeki lokmasını isterse  hemen lokmasını verir. Bir çıplak kişi karşısındakinin hırkasını isterse, o kişi hırkasını verir. Sırtına giydirir İşte ben bu felsefeye ihanet ettim.

Vermeyin lokmanızı vermeyin, hırkanızı vermeyin. Ayrıca bir hırkayla bir lokmayla yetinmeyin. Daha fazlasına sahip olmayı isteyin. “ der. Gandi birde kendi felsefesini ilginç..

“Kötülüğe karşı etkin fakat şiddet içermeyen kötülüğe karşı etkin” der.

Ve sözlerine şöyle devam etmiş:

“Adaletsiz. Rejimi adaletle yıkınız. Alkışların karşısına kansız ellerinizle çıkınız” der.

Son günlerde dünyada birçok örgütün organize ettiği sayısız gösteri ve eylemlere esin kaynağı olmuş düşünceleriyle onu saygıyla anarız.
Yazımızı 1861 yılında Kalküta’da doğan Hintli şair Rabin Dranath Tagoerinin dizeleriyle bitirelim.

“Bütün yıldızların parladığını duyarım içimde.

Bir sel gibi dolar dünya hayatıma.

Gövdemde çiçekler açar

Gönlümde toprağın ve  suyun

Bütün gençliği tüter.

Tütsü gibi..

Ve seslendirir bir kaval gibi..
Bütün nesle soluğu düşüncelerimi..”