Yarım asırdan fazla Tarsus’ta ilim, ahlak ve edep dağıttığı söylenen Tarsus’un manevi dinamiklerinden Hacı Hamza Efendi Hazretlerine bir gün hanımı;
-Efendi! siz Eshab-ı Kehf’e ziyarete gidiyorsunuz, geliyorsunuz, kimi burada yok, kimi falan yerde diyor. Bu nasıl oluyor?
Hacı Hamza Efendi hanımının bu sualine hafif bir tebessüm ederek yanıt veriyor.
Hanımı;
-Hadi buradaysa bir göster
Hacı Hamza Efendi;
-Cenab-ı Hak lütfederse gösterir. Ben yetkili değilim, yanıtını veriyor.
Aradan birkaç gün geçiyor.
Hacı Hamza Efendi Hanımına;
-Hanım bugün benim misafirlerim gelecek. 7 tane kahve yap getir,diye tembihliyor.
-Hanımı hiç ayıkmıyor ve olur, diyor.
(Tabi o zamana kadar hiçbir zaman Hacı Hamza Efendi’nin evinde hanımlarının kahve getir götür olmazmış. Bunların hepsinin hizmetliler görürmüş)
Misafirler geliyor.
Hanımı kahveleri alıyor, getiriyor. Hacı Hamza Efendi kapıyı açıyor. 7 tane daha yüzünde tüy olmayan genç delikanlı oturuyormuş.
Hanımı , Hacı Hamza Efendi Hazretlerine bozuluyor;
-Bu delikanlılara bana kahve mi getirttiriyorsun. Al kahveni,deyip çekiliyor.
O zaman Hacı Hamza Efendi ‘’mmm’’ diye gülümsüyor ve hanımına;
-Kahveni de al götür. Onlar kahve içmez. Nasıl bana Eshab-Kehf’i göstermedin diye kahrediyordun. Eshab-ı Kehf’i gösterdim de onların yüzüne bile bakmadın. Bir daha isteme benden, diyor
*****
Okudunuz. Derinden etkilendiniz değil mi? Ben de son devrin Din alimlerinden Abdurrezzak Öz hocaefendiden bu büyük kerameti dinlediğimde hayretler içerisinde kalmıştım.
Eshab-ı Kehf inanç turizminden önce samimi bir inanışın konusudur belki de...Tarsus Müftülüğünün düzenlediği Türk İslam Kültür ve Medeniyetinde Tarsus sempozyumu’’nun Eshab-ı Kehf’in yeriyle ilgili akademisyenler tartışırken,Prof.Dr.Ali Akpınar Hoca çok enteresan bir tespitte bulunmuş ve şöyle demişti:
‘’Eshab-ı Kehf’e gerçek manada kim daha çok sahip çıkarsa Eshab-ı Kehf onlara yakındır.''
Gelin Milli ve Manevi değerlerimizin yeniden farkında olalım.Onlara sahip çıkalım ve onları gönülden gönüle taşımak için durmaksızın çalışalım.