::
19 Nisan 2024 Cuma

:

:

:
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Mehmet YAŞOT Mehmet YAŞOT

GERÇEĞİN GÜCÜ

26 Mayıs 2018 Cumartesi 12:17

Tüm gerçekler üç aşamadan geçermiş.

Önce alaya alınırlar.

Sonra kendilerine şiddetle karşı çıkılır.

Ve son olarak ise doğruluklarının çok açık olduğudile getirilirmiş.

Bu sözler Arthur Schopenhauer’e aittir.

xx

Biz gazetemiz Tarsus Ekspres’te üç kalem aşağı, üç kalem yukarı hergün birşeyler yazıyoruz.

Gazetemiz kurucusu Mustafa Erdoğan Tampon köşesinde.

Yakup Boncuk 2. Sayfada ve 3. Göz köşesinde fikirlerini dile getiriyor.

Ben Mehmet Yaşot, “Anılardan bugüne” başlığı altında yazıyoruz, uyarıyoruz.

Yol gösteriyoruz.

Hizmetlere alkış tutuyoruz. Bazende yazılarımız çeşitli yorumlara yol açıyor.

Gazetemiz kişilik haklarına çok önem veriyor.

Şimdi yazan doğruları yazıyorsa haksız mı?

Söylüyoruz, okuyorsunuz.

İntihal diyoruz. Yani alıntı.

Devlet basın kurumuda alıntılarakarşı.

Ve yasalar yürürlükte, örneğini son günlerde 14 Nisan 2018 tarihli Hürriyet gazetesi Kültürazzi köşesinde İhsan Yılmaz yazdı.

Zülfü Livaneli “Kardeşimin hikayesi” diye bir kitap yazmış. Bu kitap piyasadayken  Nurşen Karayalnız adlı bir kızımız  “Kıyamet çiçeği” diye bir kitabı bastırmak için yayın evine verir. Yayınevi kitabı incelemeden geçirir ve genç kıza bu kitaptaki sözlerin  yazar Zülfü Livaneli’ye ait olduğunu söylerler.

Nurşen hanım ısrar eder, kitabını bastırır.

Sonra mı?

Sonra bakın ne olur?

“Kardeşimin hikayesi” adlı kitap  tam Rusça baskısı yapılırken olay patlar.

Yayın evi ilgililere durumu bildirince Livaneli şikayetçi olmadığı halde Devlet kurumu kitabı toplattırmış.

Çünkü... Alıntı yapmak hırsızlıktır.  Kirli bilgi yapmak suçtur. Halkı aldatmaktır diyorum.

Bunları niye yazdım.

Adamın biri çıkıyor, “Ben Tarsus tarihini yazdım” diyor.

İnceliyorsun yazdıklarını. Yüzde 100 Tarsus Ticaret ve Sanayi Odasının  “Eshab-ı Kehf ve Tarsus Tarihi”nden adlı kitaptan alıntı.

Kaynak gösterilmiş ama izin alınmamış.

Bu kitabın yazılmasının ilginç öyküsü var. Dönemin TSO başkanı Teoman Sungur  rahmetli kardeşi oda da görevliyken Tarsus tarihine ait arşivler yanlışlıkla SEKA’ya yani kağıt fabrikasına gönderilir. Tarsus geçmişi yok olur.

Devrin Ticaret Odası yöneticileri bu işe çok üzülürler. Ve Osmanlı arşivindenTarsus tarihini yeniden tanınmış tarihçilere yazdırırlar. Masraflarını Tarsus TSO karşılar.

xx

Aradan yıllar geçer.

Bir resim öğretmeni bulunduğu kurumun müdürlüğünün vitriniyle “Tarsus tarihi” diye bir kitap bastırır. Bu kitabın her sayfası Tarsus TSO’nun hazırlattığı kitaptan alıntıdır. Bu resim öğretmeni devrin belediyesini de inandırmış ve bu kitabı bastırmış. O dönemin parasıyla iyi masraf edilmiş Sonra bu şahıs da kitaptan iyi gelir elde etmiş. Akabinde Egede villalar yaptırmış. Ben bu alıntıyı farkettim. Ama bu işe benim uyarılarıma rağmen tüm Tarsus sus-pus oldu

Pamuğun  f abrikaların ve birçok değerin Tarsus’tan gidişine ses çıkarmadığı gibi hep susmuş.

Daha ne diyelim?

Benimde bu şahısla ilgili bir sorunum yok. Ben diyorum ki, “Sen bir resim öğretmenisin. Tarihçi değilsin.”

Tarsus susmuşsa, ben susmam.

Çünkü benim basında yetişme tarzım bu.

Yine susmayacağım ve gerçekleri her fırsatta dile getireceğim.

 

 

 

Paylaş:  Facebook Twitter Google
YAZARIN DİĞER YAZILARI