Gazetemiz yazarı Bülent Acun’un bir yazısında ifade ettiği gibi “Bazı misafirler vardır onlar daha önceden size geliyorum demez, deyim yerindeyse geliş gidiş üstünlüğüne sahiptirler. İnsan bu davetsiz misafirlere karşı her daim teyakkuz halinde olmalıdır.
Aksi taktirde insan iki ayağını bir pabuca kıstırmaktan kurtulamaz. Bu imtiyazlı misafirleri! “Ölümdür, kazadır, hastalıktır”
Dün aniden, imtiyazlı misafirlerden birisi olan hastalık kapımı çaldı.
Soluğu randevu alarak Tarsus Devlet Hastanesi ek binasında Dahiliye uzmanı Dr.Burak Tellioğlu’nun yanında aldım.
Tellioğlu’nun pozitif enerjiyle hastalara iyi davranması teşhis ve tedavide gerekeni layıkıyla yapması gözlerden kaçmıyor..
Muayene esnasında ağzımı açıp “A” deyince şifre çözüldü.
Burak bey, muayenemin ardından ilaçlarımın yanı sıra sana bir de serum verelim, dedi.
Aldığım serum reçetesiyle hemen polikliniklerin girişinde bulunan gözlem odasında gittim. Burada manzara ‘’iğne atsanız yere düşmeyecek’’ bir görüntü vardı. Bütün sedyeler doluydu. Benim yatacak kadar bir rahatsızlığım olmadığı için kendi isteğimle boş bulunan bir sandalyede serum tedavime başlandı.
Gözlem odasında 0 yaş grubundan tutunda 70 yaş grubuna kadar hasta vardı.
Tedavisi tamamlanan hastalar giderken yenileri kapıda beliriyordu. Yer olmadığı zaman gelen hastalar acile yönlendiriliyordu.
Benim asıl dikkatimi çekmek istediğim burada görevli sağlık görevlilerin cansiparhane çalışmalarıydı. O hastadan o hastaya koşturuyorlardı.
Tüm hastalara gönülden davranıp, hassasiyet gösterip, kişinin kimlik ve referanslarına bakmaksızın tıbbın gereğini layıkıyla uygularken, her türlü ihtimam aynı şekilde uygulanıyordu.
Sorumluluk duyguları benliklerine işlemiş, canla başla çalışıp, hastaları kırmadan incitmeden davranmaları gerçekten takdire değer..
Kısaca gözlem odasında Seri ve güzel sağlık hizmeti vardı...
SAĞLICAKLA KALIN.