Her yıl 10 Aralık tarihi “İnsan Hakları Günü” olarak kutlanır.
Gün olarak düşünülmesi güzel de, acaba insanların haklarına herkes riayet ediliyor mu?
Öncelikle insana , insan olduğu için değer verilmeli.
Yüce Yaradanın yaratığı en şerefli varlıklardan ilkinin insan olması da önemlidir. Yani Yüce yaradan yarattığı insana gereken değeri vermiş. Ama ilk çağlardan itibaren insanlar, karşısındaki insana, insan olduğu için gereken değeri vermemiş. Değer vermiş olsa haklarına da değer verir değil mi?
Birde insanların dili, dini, ırkı, cinsiyeti, mezhebi gibi konularda kesinlikle ayrım yapmamak gerek.
Kişilerin birbirinin haklarına saygı göstermesi, adalet ve barışın sağlanmasında da temel unsur olur.
Yaşadığımız bu güzel dünyada olduğu gibi ülkemizde de 1949 yılının 6 Nisan tarihinde onaylanan özgürlük, adalet ve barışın temelini oluşturan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 70'inci yıldönümünü kutlamaktayız.
Her zaman için, dil, din, ırk, renk, cinsiyet, herhangi bir ayrım gözetilmeksizin tüm insanların huzur, dostluk, barış ve kardeşlik içerisinde yaşaması için bizlerde üzerimize düşeni yapmalıyız.
xx
TARSUS’TA İNSAN HAKLARI!
Tarsus’ta her ay düzenli toplanan İnsan Hakları Kurulu var. Bu kurul en az ayda bir kez Kaymakam başkanlığında toplanır.
Kurulduğu günden bu yana bu kurul sanırım 100 cıvarında toplantı yaptı. İnsan Hakları kurul toplantısı Kaymakamlık toplantı salonunda gerçekleştirilirken toplantıya kaymakam Yüksel Ünal başkanlık eder. Belediye Başkanı da toplantıda yer alır, yada yerine belediye başkan yardımcılarından birisi gelerek katılır.
Yine bu toplantıda Kaymakamlık Yazı işleri müdüresi Z. Filiz Dalgıç, diğer protokol mensupları ve Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri hazır bulunurlar.
Bende Tarsus’ta her ay düzenli toplanan İnsan Hakları Kurulu’nun onlarca toplantısına katıldım.
Tarsus’ta yaşayan insanların trafikten sağlığa, çevre gürültüsünden tacize, okullardaki sıkıntılara kadar hemen her konuda yaşadıklarını bu İnsan Hakları Kuruluna getirdiklerini, gönderdikleri mektuplarla dile getirdiklerini gördüm, duydum.
Tarsus’ta gündemde öncelikle son bir yıldır yaşanan bir konu var. Tarsus’taki kötü koku nedense bir türlü engellenemiyor, nedeni ortaya çıkarılamıyor.
Yine insanların haklarına saygıya dayalı bir başka husus.. Bu kentte sokak düğünlerinin durumudur. Maalesef hükümet tarafından geçen yıl yasaklanmasına rağmen sokak düğünleri devam ediyor. Bu konuda gerekli tedbirlerin alınması ve modern bir kent olan Tarsus’ta artık sokak düğünlerinin önüne geçilmesi şart. Çünkü gecenin bir yarısına kadar davul - zurna yada orkestra ile yapılan nişan, düğün, sünnet gibi sokak düğünleri ile çevredeki binlerce insan rahatsız edilmektedir. Yine hemen her düğün öncesi ve sonrası atılan havai fişekler insanları rahatsız eden bir başka konudur. Ayrıca az da olsa silah sıkmalar insanlara hem rahatsızlık vermekte, hem de çevreye korku saçmaktadır.
Bu kentte İnsan haklarına ihlaller o kadar çok ki..
Mesela engellilerin durumu. Belediye ve resmi daireler engellilerin kentte diğer insanlar gibi rahatça gezebilmesi için yollar yapmış. Kaldırımlara, işyeri ve apartmanların, resmi dairelerin girişlerine rampalar yapılmış. Tekerlekli sandalye ile gezenler rahatça girip çıkabilsin diye. Yine görme engelliler için sarı nokta ve sarı zeminli kılavuz çizgileri yapılmış. Ama eli ayağı, gözü sağlam olanlar engellilerin bu haklarına riayet etmiyorlar. Sürücüler araçlarını bu rampaların önüne parkediyorlar. Yani İnsan Haklarını ihlal ediyorlar.
Her yıl sözde kutlanan 10 Aralık “İnsan Hakları Günü”nde bunları bir kez daha hatırlatmak istedim.
İnsanca yaşamak için herkesin “İnsan Haklarına” riayet etmesi şarttır.