Bütün ibadetlerimiz, dini anlayışlarımız bizi güzel ahlak hedefine ulaştırmak ve Allah (c.c)’nün rızasıyla buluşturmak içindir. Peygamber efendimiz bir hadisi şeriflerinde güzel ahlakı şöyle tarif ediyor. “Ahlak; Güler yüz, hayırlı işlerde el açıklığı, bir de kimseye eziyet etmemektir”.(1) İlim adamları ve düşünürler tarafından da güzel ahlakın çeşitli tarifleri yapılmıştır.” Allah’ın emirlerine saygı, yarattıklarına şefkat ve merhamet” benim de hoşuma giden bir tariftir.
Ahlak bir toplumun, kanun, kural ve değerlerinin kalbe yerleştirilmesi, günlük hayatta çalışır ve işler hale getirilmesidir. Kitaplarda yazılı olan kanun ve kurallar, polis ve jandarmanın olmadığı hallerde ihmal edilebilir. Ama kalbe yerleşen değerler kendini her yerde her zaman Allah (c.c)’nün gördüğü düşüncesiyle hareket eder. Böylelikle insanların, dolayısıyla toplumun huzur ve saadeti sağlam ve kalıcı temeller üzerine atılmış olur.
Ahlaki kuralları trafik kurallarına benzetebiliriz. Bütün trafik kuralları, sürücüleri, yayaları ve araçları kazadan korumak üzere ortaya konmuştur. Trafik polisi ve radarların olduğu yerde insanlar azami derecede kurallara uymaya çalışır. Ama nasıl olsa polis ve radar yok, biraz keyfi davranalım dendiği an kazalar gelir, insanlar canından malından olduğu gibi başkalarının canına ve malına da zarar verir.
Toplumun kuralları da böyledir. Eğer insanlar nasıl olsa polis jandarma yok canımızın istediği gibi hareket edebiliriz, dedikleri an bu sefer de iletişim kazaları meydana gelir. Tartışmalar, kavgalar, cinayetler ve uzun süren davalar sürer gider. Ahlak ve ahlaki değerlerin toplumda yerleşmesi demek, tolumun görünmez polis ve jandarma tarafından korunması demektir. Böylelikle toplumlara huzur ve güven yerleşir.
Allah (c.c) Yüce kitabımızda peygamber efendimize hitaben” Muhakkak ki sen yüce bir ahlak üzeresin “(2) buyuruyor. Buradan şunu anlayabiliriz; Bir toplum huzur ve mutluluk içinde yaşayıp başarılı olmayı istiyorsa Hz. Muhammed (a.s.)’a tabii olsun. Çünkü Allah (c.c.) bize yol gösteriyor, örnek veriyor ve ölçü ortaya koyuyor. Bu ayet-i kerime ile peygamber efendimizin ahlakına büyük bir tasdik geliyor. Dini anlayışlarımızda ve toplumların yaşayışında ahlaki değerlerin ne kadar gerekli ve önemli olduğunu gösteren Peygamberimiz de bir hadisi şeriflerinde “Muhakkak ki ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim”(3) buyuruyor. Buradan şunu anlayabiliriz. Hz. Adem (a.s) ile başlayan bir ahlak anlayışı vardı. Her peygamber ile gelişti olgunlaştı ve Hz. Muhammet (a.s) ile kemale ulaştı. Bu da yüce kitabımız Kur’an’da kendini bulmuştur. Peygamberimizin (a.s) hayatında da kendini gösterdi, buradan hareketle peygamber efendimiz yaşayan, gezen, dolaşan ve insanlarla ilişkiler sürdüren , Kur’an-ı Kerim hüviyetindedir diyebilmemiz mümkündür.
Kültürümüzde haya ve edep kelimeleri ahlak kelimesine yakın ve yardımcı kelimeler olarak kullanılmaktadır. Zaman zaman ahlaki değerler haya ve edep kelimeleriyle de ifade edilmeye çalışılmıştır. Yaptığımız her işte sahip olduğumuz her değerde ahlak, haya ve edep kelimelerinin ifade ettiği değerleri de taşımalıyız. Şairin dediği gibi;
Ehli irfan arsında aradım kıldım talep
Her hüner makbul imiş illa edep illa edep
Edep ve hayadan sıyrılmış değerler toplumlara faydadan çok zarar vereceği aşikardır. Ahlaki değerler ortadan kalktığı zaman da neye sahip olunursa olunsun o değerler kısa zamanda buharlaşıp ortadan kaybolur. Onun için milletler topla tüfekle mağlup olabilirler ama yok olamazlar. Milletler ahlaki değerlerini kaybettikleri an yok olurlar. Ahlaki değerlerimize yönelik tehdit ve yıpratıcı faaliyetlerin de toplum olarak farkında olmalıyız. İstiklal marşı şairimiz M.Akif Ersoy bu hususta bize çok önemli bir uyarıda bulunuyor.
Oyuncak sanmayın ahlaki milli, ruhi millidir
O’nun iflası en korkunç ölümdür, mevti küllidir
1)Riyazüs-salihin cilt 2 Hadis No 634
2)Kur’an-ı Kerim Kalem Süresi ayet 4
3)Diyanet Hadislerle İslam, 3. Cilt, S.11