Bir insanın çocuğu olması için önce evlenmesi lazım. Anne ve baba adayının sağlıklı olması lazım.
Sonra kaderde kısmette ne varsa, artık o kadar çocuğunuz olur. Buna yaradanın yanısıra anne ve baba olmak isteyen kişide sayı olarak karar verebilir.
Hamilelikten sonra her 9 ay 10 gün sonra kucağınıza bir çocuk konulur.
Siz de onu bağrınıza basar besler, büyütürsünüz.
Adam olsun diye yemez yedirir, içmez içirir, giymez giydirirsiniz.
Yeterki evladınız iyi bir adam olsun. Dünyaya göz açtığında cinsiyeti ne olursa olsun, yeterki Vatana ve millete yararlı bir beşer olsun.
Çok şükür her sağlıklı insan gibi benimde Hatice Boncuk ile evliliğimden üç tane sağlıklı ve başarılı üç çocuğum oldu. Büyük bir memnunİyetle ifade edeyim ki, üçü de kız...
Bu nedenle 2012 yılından bu yana kutlanmakta olan “11 Ekim Dünya Kız Çocukları gününü” takip ederim. (Bu yıl yazılarımızın konu çokluğundan 11 Ekim kutlamasını yazdım, ancak bugün yayınlatabiliyorum)
Bundan 5 yıl evvel Türkiye, Kanada ve Peru’nun girişimleriyle kız çocuklarına karşı ayrımcılığın önlenmesi amacıyla Birleşmiş Milletler 2012 yılının 11 Ekim tarihini Dünya kız çocukları günü olarak ilan etmiş.
Her ne kadar bazı kişiler kadınları hor görüp ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapıyor olsa da, ben buna karşı mücadele veren ve kadınların (kızların da) erkekler gibi eşit haklara ve yaşamaya hakkı olduğunu savunuyorum.
Ben üç kızımın üçünü de sonuna kadar okutup vatana, millete, insanlığa yararlı birer insan olarak yetişmesini sağladım, sağlamaya ve arkalarında durmaya da devam ediyorum.
Birinci ve ikinci evladımı üniversitede okutup yüksek tahsil yapmalarını sağladım. Kadere bakın ki, ikisi de işletme fakültesi mezunu oldular. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nde hemen hemen tüm üniversite mezunlarından yüzde 90’ının yaşadığı sorunu onlarda yaşadılar ve iş bulamadılar. Hala da işsizler.
Soran olduğunda ikisinin de üniversite mezunu olduğunu gururla söylüyorum. Ancak “Peki şimdi ne oldu?” diye soranlara ise cevap verirken duraklıyorum. Ve “Kaldırım mühendisi oldu” demek zorunda kalıyorum.
Bu üniversite mezunu insanlar o kadar okumaya rağmen asgari ücretle bile iş bulamıyorlar, ona yanıyorum.
O kadar oku, göz nuru dök, binlerce lira paranı eğitim için feda et!.
4 yıl sonra eline verilen bir diplomayla geri dön ve o diplomayı çerçeveletip evinin duvarına as. Hergün karşısına geçip seyret! Maalesef Türkiye’nin son 15-20 yıldır gerçeği bu!..
Şimdi üçüncü kızım lise son sınıfta okuyor. Gelecek yıl inşallah iyi bir üniversiteyi kazanıp yüksel tahsil yapabilmek için umutla çalışıp çabalıyor. Dershaneler kapalı olduğu için bir arkadaştan özel matematik kursu alıyor.
“Baba ben işletme fakültesini veya benzer fakülteleri okumam. Ben ya Tıp, ya Hukuk istiyorum” diyor.
Bende “İnşallah kızım, hayalindeki okulu kazanmanı dilerim” diyerek destek oluyorum.
İki kızımı yüksel tahsil yaptırıp sonuçta “Kaldırım mühendisi” olmalarını engelleyemediğim için üzgünüm. Sonrasında ise yaşları da yeteri rakama geldiğinden ve kısmetteki hayatlarına başlayacaklarından ikisini de telli duvaklı gelin ettim. Artık bundan sonra kendi kararlarını kendileri veriyorlar. Birde eşleri var tabi.
Birisi anne oldu, diğeri anne adayı. Türk toplumunda kadınların, kızların yüksek tahsil yapmalarından sonra evlendiklerinde birde kucaklarına çocuklarını aldıklarında artık iş bulma, çalışma şansları yüzde 30’dan yüzde 10’a iniyor.
Yani çok güzel üniversite mezunu anne yetiştiriyoruz. Bu nedenle şimdiki çocuklar çok şanslı. Anneleri babaları üniversite mezunu.
Okumuş, görmüş yaşamış, hayatın ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Dünya Kız çocukları gününde önceki gün konuşulan proğram konusu “Kız çocuklarını okutun” idi.
Elbette ben iki kızımı üniversitede okuttuğum gibi üçüncüsünü de bu haktan mahrum etmeyeceğim.
Yemeyecek; yedireceğim.. İçmeyecek; içireceğim.. Giymeyecek; giydireceğim.
Üçüncü kızımı da aslanlar gibi okutacağım.
Sonra “Kaldırım mühendisi mi olur”, “Üniversite Diplomalı anne mi olur” orasını ben bilemem. Elimdeki imkanları sonuna kadar kullanıp ablaları nın düştüğü işsizlik durumuna düşmemesi için çalışacağım.
Ama kız çocuklarının bu kaderini değiştirmek lazım. Onları okumuş, üniversiteli, tahsilli anne yapmanın dışında, iş alanları açarak, onları başarılı birer iş kadını yapmanın yollarını arayalım.. Olmaz mı?