::
19 Nisan 2024 Cuma

:

:

:
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Yakup BONCUk Yakup BONCUk

KÖY ENSTİTÜLERİNDEN BUGÜNE

24 Nisan 2017 Pazartesi 09:10

Geçtiğimiz günlerde bir köy okulunun haberi çıktı gazetelerde.

Tunceli’de bir  köy okulu.

Okulun 4 sınıfı var. 4 sınıfta tek öğretmen eğitim veriyor.

Öğrenci sayısı 24 kişi.

Okulun öğretmeni aynı zamanda okulun müdürü, müdür yardımcısı, hademesi, hizmetlisi..
Yani herşeyi.

Koskoca okulda tek bir devlet görevlisi var..

Köyden gelen öğrencilerin sayısı ise  4  sınıfta 24 kişi.

Ahmet öğretmenin maşallahı var. O tek başına  tüm öğrencilere yetişiyor.

Onlarla ders işliyor, bilgilerini paylaşıyor.

Çıkıyor, okulun bahçesinde onlarla birlikte spor yapıyor, voleybol oynuyor, futbol oynuyor.

Kışın onlar üşümesin diye odun kırıyor, kömür taşıyor.

Öğrenciler mikrop kapmasın diye onların tuvaletlerini bile bu tek öğretmen temizliyor. Onlara hijyeni öğretiyor.

Sonra onlarla birlikte çelik çomak oynuyor.

Bir marangoz edasıyla onlara tahtadan arabalar yapıyor.

Müzik dersinde  eline alıyor sazını, yada udunu .. Çocuklara güzel parçalar çalıyor. Onlarda ortaya çıkıp oynuyorlar.  Şen şakrak eğleniyorlar.

Kimisine de kaval çalmasını öğretiyor. Kaval dedikse köy usulü deyim bu.. Yoksa o modern anlamdaki ismi Flüt..

Çocuklar Ahmet öğretmenden flüt çalmasını da öğreniyor..

Velhasılı Ahmet öğretmen çocukların hem öğretmeni, hem annesi, hem babası, hem  de oyun arkadaşı..

21. yüzyılda böyle bir manzarayı kaç okulda görebilirsiniz.

Böyle bir fedakarlığı şimdilerde kaç eğitimciden görebilirsiniz.

Ben buradan Ahmet öğretmeni alkışlıyorum.

Bu manzara bana eskilerin Köy Enstitülerini hatırlattı.

Hani  zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel döneminde açılan Köy Enstitülerini.

Orada öğretmenler terzilik, kaynakçılık, demircilik,  marangozluk,  inşaat ustalığı, su tesisatçılığı gibi birbirinden değişik işler öğrenir, sonra tayin oldukları köylerde   öğrenim gören öğrencilerine de öğretirmiş ya?

İşte onun gibi birşey.

Oysa Köy Enstitüleri 27 Ocak 1954 tarihinde Demokrat Parti döneminde kapatılmıştır.

Demek ki o Köy Enstitüleri kaldırılarak yazık edilmiş. Ne kadarda faydalı birer eğitim kurumu imiş. Üstelik çok iyi öğretmen yetiştirirmiş.

17 Nisan 1940 tarihinde 21 bölgede Köy okullarına öğretmen yetiştirmek üzere kurulan Köy Enstitülerinden Taruss’ta da çok sayıda öğretmen öğrenim görüp eğitim almış. Yeni nesiller yetiştirmiş.

Bunlardan biri Abdulkadir Özdemir.

Kendisi her yıl Düziçi Köy Enstitüsüne gider orada eski günlerini hatırlar, ziyaretlerde bulunurdu. Öyle ki, Köy Enstitüleri döneminde marangozluğu çok güzel öğrenmliş ve kendisini bir marangoz gibi yetiştirmişti. Bunu öğretmenlik yaptığı yıllarda öğrencilerine de öğretti.  Yine kendisine has tahta bastonlar imal etti. Bunları birçok devlet büyüğüne hediye etti.

Evinin damına öyle  bir ahşah odalar yapmıştı ki..  İçinde oturduğunuzda o ağaçların mis gibi kokan kokuları, tahtadan masa ve sandalyeleri, rafları, TV sehpaları profesyonelce yapılmıştı.

Yani Köy Enstitülerinin öğrettiği meslekler öğretmen adaylarına öğretmen olduktan sonra da, emekli olduktan sonra da çok güzel  işler yapmalarını sağlamıştı.

Bir başka Köy Enstitüsü mezunu kişi yılların eğitimcisi Abdullah Tufan hocamızdır. Abdullah Tufan hocamızda Köy Enstitülerinin mezunu bir hemşehrimiz olarak köylerde görev yaptığı dönemlerde çok güzel ve başarılı öğrenciler yetiştirdi.

Geçen ay, bir çay ocağında çayımızı içip sohbet ederken tanıştığım Mehmet Hoca da yine Düziçi Köy Enstitüsü mezunu imiş. Bugün yaşı 80’e merdiven dayamış  olan Mehmet Hoca’ye Köy Enstitüleri nasıl diye sorduğumda “Köy Enstitüleri bizim hayat ağacımızdı. Ekmek ocağımız, evimiz, bahçemiz, iş atölyemizde. Orada yurdun dört bir yanından gelen öğrenciler olarak hayatımıza artı değer katacak çok güzel işler öğrendik, çok güzel eğitimler aldık. Ancak bir kaç  politikacının siyasi ihtirasları uğruna kapatılarak yazık edildi” dedi.

O sıra hüzünlendiğini farkettim. Gözlerinden bir damla yaş süzüldü yanaklarına. Belli ki  Köy Enstitüleri onu çok etkilemiş, kapatılması da çok üzmüş.

Daha “Köy Enstitüsü nedir?” diye sorduğumuzda heyecanlanan ve mutluluktan  gözleri parlayan bir öğretmen, 80 yaşında neden ağlar?

Yine bir öğretmen “Peki  Köy Enstitüleri neden kapatıldı, kapatılması doğru muydu” diye sorduğumuzda gözyaşlarına engel olamıyorsa, o zaman bu insanları neden üzdüler? diye sormadan edemiyorum.

Sahi, Köy Enstitüleri en verimli çağında neden kapatıldı?

Bu soruyu bugün tekrar sorarken, geride bıraktığımız 17 Nisan’da bu güzide kuruluşu birçok kişi unuttu. Ben ise gündemde halk oylaması ve diğer konular biriktiği için Köy Enstitüleri konulu yazımı bugüne bırakmak zorunda kaldım.

Benim Köy Enstitüleri ile bir alakam olmasa da, bazı  öğretmenlerimizin o güzide okullardan mezun olması ve bugün bile Köy Enstitülerinin önemini anlatması, tarihe altın harflerle yazılmış bu kurumu unutturamaz.

Ama asıl unutmaması gerekenlerin bu hususta tek kelime etmemesi üzüyor insanı..

Sözün özü “Türk Toplumuna ve eğitim camiasına önemli insanlar yetiştirmiş ve yararlı olmuş bir kurumun kapatılması büyük hatadır” diyorum.

Ülkemizin gelişmesi ve kalkınması için  geçmişte kurulan Köy Enstitüleri gibi kurumlara bugünlerde de ihtiyaç vardır.

Bunun unutulmaması ve gözardı edilmeden bu yönde yeniden çalışmalar yapılması   özlenen bir istektir.

Her ne kadar Köy Enstitülerine karşı çıkan zihniyet bugünde var. Onların da görüşlerine saygımız vardır elbette. Ancak Köy Enstitülerinin yararlarını görenler ve bugünlerde de  kabul edenleri de unutmamak gerek.

Paylaş:  Facebook Twitter Google
YAZARIN DİĞER YAZILARI