::
18 Nisan 2024 Perşembe

:

:

:
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Yakup BONCUk Yakup BONCUk

KURTULUŞA DOĞRU-1

23 Aralık 2019 Pazartesi 09:21

KURTULUŞA DOĞRU-1

27 Aralık 1921 tarihinde kurtulan Tarsus, bu kurtuluş mücadelesi için 19 Aralık’ta  canla başla sahadaydı. Yani tam da 98 yıl önce bugünlerde..

Tarsus Belediyesi de Kurtuluşumuzun 98. yıldönümü nedeniyle önemli ve hummalı bir hazırlık içinde. Etkinlikler dün itibariyle başladı. Bir hafta sürecek. Cumartesi günü ziyaretime gelen Tarsus  ilçe  Milli Eğitim eski müdürlerinden araştırmaçı yazar  Halil İbrahim Yıldırım ile Tarsus’un Kurtuluşu üzerine konuşuyoruz. kendisi Tarsus ve Mersin’in kurtuluşu ile ilgili önemli bir araştırma kitabı hazırlamış. Bunu bastıracak sponsor arıyor. Konuyu geçen hafta dile getirdim. Ama Tarsus Belediyesinden ses çıkmadı. Bu kitabı belediye başkanımızın bastırıp halkımıza hediye etmesini beklerdik. Ama ilgilenen çıkmadı.

Halil  İbrahim Yıldırım anlatıyor..“Yıl 1921..Ankara Antlaşması imzalanmıştı. Şimdi sıra güneyde devir teslim törenlerinin yapılmasındaydı. Tarsus’ta, Mersin’de, Adana’da Türk bayrağının göndere çekilme zamanı gelmişti. Tarsus’u, Mersin’i, Adana’yı Fransızlardan teslim alacak kuvvetler Pozantı’dan 19 Aralık 1921 günü Yenice’ye geldiler. Pozantı’da bulunan Mersin Mıntıka Komutanlık Karargâhı Yenice’ye geldi. 30’uncu Alay’ın 2’nci Taburu tarafından Yenice ve istasyonu Fransızlardan teslim alındı. Aynı gün Sarıibrahimli köyü de Millî Kuvvetler tarafından işgal edildi.  27 Aralık 1921 Salı günü Adana’dan hareket eden Adana Bölgesi ve Havalisi Komutanı General Muhittin Paşa başkanlığındaki heyet, özel trenle Adana’dan Yenice’ye geldi. Heyette Adana Muhafız Taburu’ndan alınan Bando Takımı ve bir bölük askerle birlikte Adana Milletvekilleri Rifat ve Sabit Beylerle Kars Mebusu Cavit Bey ve Muhittin Paşa vardı. Yenice’de kalabalık bir halk topluluğu ve mücahitler tarafından coşkuyla ve bayraklarla karşılandılar. Muhittin Paşa, burada kendilerini karşılayan Yenicelilere “Şimdi Tarsus'a şanlı bayrağımızı çekmeye gidiyorum” dedi. Burada kendilerini bekleyen Mersin Mıntıka Komutanlık Karargâhı erkânını yanlarına alarak Tarsus’a hareket ettiler.

Tarsus istasyonu bayram yeri gibiydi. Her yer bayraklarımızla süslenmişti. Bayraklarımızla çiçekler birbirine karışmıştı. Murt dallarıyla çerçevelenip süslenmişti. Tarsuslular, Türk bayrağını asmaya özlemişlerdi. Nereye baksanız, gözünüze şanlı bayrağımız çarpıyordu. Önde sivil memurlarla beraber Fransızların Tarsus Guvernörü Kustilyen, arkalarında istasyon dışındaki yollara kadar taşan bir kalabalık vardı. Gelen heyeti coşkuyla karşıladılar. Trenden her inen kahraman, halkın büyük coşkusuyla, alkışlarıyla karşılandı. Müftünün okuduğu duaya herkes katıldı. Çok sayıda kurban kesildi.

Fransız Guvernörü Custilliére (Kustilyen) önce General Muhittin Paşa’yı, sonra da arkasından trenden inen heyet üyelerini selamladı.

İsmail Ferahim Bey, Kustilyen ile karşılaşmasını şöyle anlatır: “Sıra bana gelmişti. Tam Kustilyen’in elini sıkacağım sırada ismini söyleyerek kendisini takdim etti. Tabii ki ben de ismimi söyleyerek kendimi takdim ettim. Tam o sırada Mösyö Kustilyen’in elime nasıl sarıldığını ve ne kadar bir şiddetle sıktığını bilmiyorum. Elimi pek samimi bir şekilde sıkan Mösyö Kustelyen’in benzi kıpkırmızı olmuş, yüksek bir sesle “Oooo!” diye gayrı ihtiyarı bağırmıştı. Bu ansızın yükselen ses, orada bulunanların oldukça dikkatini çekmişti.  Bu ses orada bulunanlardan Muhittin Paşa’nın da dikkatini çekmişti:

-Ne oluyor? diye sordu. Yanında bulunan Kars Milletvekili Cavit Bey de: “Efendim iki düşman komutan birbirleriyle karşılaştılar, sohbet ediyorlar” cevabını verdi. Bu cevaptan sonra Muhittin Paşa ve yanındakiler bana bakarak gülüştüler.

Mösyö Kustilyen nasıl bağırmasın? Gerçekten iki düşman komutan birbirleri ile karşılaşıyor. Fakat biri Fransa Hükûmeti’nin büyük binbaşısı, aynı zamanda hiç ayrılmak istemedikleri bir yurttan istemeyerek ayrılacakları için hayal kırıklığına uğramış bir Guvernerö. Ben ise Türkiye ordusunda yetişmiş, düşmanlarına karşı Türk’ün kudret ve gücünü tanıtmak şerefine ulaşan kahramanların başında bulunmuştum. Düşmanlarca, “Baldırı çıplak çete” diye isimlendirilen Çukurova’nın çelik yumruklu kahramanlarıyla birlikte savaşmıştım. Kazanılan başarıdan dolayı göğsü kabarmış ve zamanında hasmına karşı, “İşte bu memleketin asıl sahibi biziz. Senin burada işin ne?” demek isteyen bir topçu Yarbayıydım. Bu heyecanlı durumdan yüzü kızararak içleniyor. Ben ise sevinç içinde pür neşe Cenabı Hak’ka şükür ediyorum.”

Evet. Şükürler Olsun ki Tarsus düşmandan kurtarılmıştı. Bu anılar ve o gün yaşananları aktarmaya yarında devam edeceğim.

 

Paylaş:  Facebook Twitter Google
YAZARIN DİĞER YAZILARI