::
19 Mart 2024 Salı

:

:

:
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Bülent ACUN Bülent ACUN

LEZZET ÜLKESİNDE BİR BOĞAZ TURU

31 Ekim 2019 Perşembe 09:31

Uluslararası spor müsabakalarında kupalar her yıl ülke değiştirir. Uluslararası lezzet müsabakalarının şampiyonluk kupasının değişmeyen adresi güzel yurdumuz Türkiye'dir.

Ağızların tadının, envai çeşit lezzetlerin adının, dünya insanlığıyla buluştuğu Halil İbrahim sofralarının, misafirlerin önüne cömertçe serildiği yer, içinde yaşamadığımız ve içimizde yaşattığımız Anadolu'dur.

Bu topraklardan medeniyet, bereket ve muhabbet fışkırdığı kadar lezzette fışkırır. Bizim büyük bir özgüven içinde, cömertçe insanlığa açarak, dünyaya açılabileceğimiz nefis bir kanaldır mutfağımız… Bir vesilesiyle ülkemize gelen ziyaretçilerin, İslam mimarisinin şaheser abideleri Selimiye, Süleymaniye, Sultanahmet gibi camilerin doyumsuz seyriyle kalpleri doyarken, zengin mutfağımızın kebaptan, köfteye, dönerden sarmaya, dolmadan lahmacuna nefis lezzetleriyle de karınları doyuverir.

Güzel ülkemizin her ili, her bölgesi kendilerine özgün lezzetleriyle birbirleriyle yarışır.İçinden tarih akan medeniyetlerin beşik şehri İstanbul, Türkiye'nin bütün renklerini, seslerini bir araya getirdiği gibi, bütün lezzetlerini de  bir araya getirerek, “İstanbul Türkiye'dir!” sözüne gönülden eyvallah dedirtir. Bu cümleden olarak Aksaray küçük Urfa, Kadınlar Pazarı küçük Siirt ve Güngören Köyiçi küçük Antep mesabesindedir.

Bu yazımızda “Görmeyiz fakat Gurmeyiz!” sloganı ile içinde, nefis bir boğaz turu gerçekleştirdiğimiz, bir lezzet ülkesi namını hak eden, Güngören Köyiçi'nden edindiğimiz izlenimleri resmetmeye çalışacağız. Misafir perverlikleri ve arkadaşlıkları için sevgili Yavuz Körükçü ve Mahmut Öz Arpacı beyefendilere yürekten teşekkürler.

İstanbul'da bir Antep seyahati yapmak isteyenler, Güngören Köyiçi'ne buyursunlar. İddia ediyorum! İlk defa gelenlerin, gelişleri asla son olmayacak.

Bence Güngören Köyiçi'nin en önemli özelliklerinden birisi de insanın karnını doyururken cüzdanının boşalmaması! En kaliteli lezzetler İstanbul'da belki de en ucuz fiyata sunuluyor.

Burası Güngören'de birkaç cadde ve sokak değil köy içinde bir lezzet ülkesi…Burada hem can boğazdan gelir diyenleri, hemde can boğazdan gider diyenleri haklı çıkaracak hayli malzeme var.

Başı dumanlı ocaklardan, etrafa yayılan nefis kokular, bütün iştah kapılarınızı ardına kadar açıyor.Lokantalardan dışarıya taşan kalabalıkları görünce, boğazlar meselesinin önemini, iliklerinize kadar hissediyorsunuz.

Ağır ağır göğe yükselen dumanlar, birazdan sofralara yağacak lezzet yağmurundan haber veriyor.

Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Hatay, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Konya, Samsun ve Erzurum… Aman Allah'ın bu topraklarda bu ne leziz rekabet böyle…

Bulundukları mekânları duman altı ederek, İstanbul'u adeta sistanbul yapan manzarayı görünce İnsanoğlu yemek ister, yemek işi emek ister demekten kendimizi alamıyoruz.

Köyiçi'nde dolaşırken şairin şu mısralarını okumadan geçemiyoruz.

“Tok olan cümle cihanı tok sanır.

Aç olanda cihanda ekmek yok sanır.”

Önündeki yemeğe düşman askerine saldırı gibi hücum edenler bize şu vecizeyi hatırlatıyor:  “İnsanın helaki yemesinden, şeytanın helaki enesinden…”Büyük hekim çok haklı “insanlar mezarlarını dişleriyle kazıyorlar…”

Yiyemeyeceği kadar sipariş verip, aldıklarını yemeyerek israf edenlere “yiyiniz içiniz fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez…” ayetini haykırmak geliyor içimizden…

Yan yana duran Antep baklavası ile Antep biberi bize, hayatta acı ile tatlının ne kadar yakın olduğu konusunda hayli fikir veriyor.Buradaki kediler ve köpekler zannediyorum her günü Kurban Bayramı sanıyorlardır.

Adam kırk yıl diyete girse sonrada buraya gelse emin olun adamda ne diyet kalır ne de bir daha diyete niyet. Hani Tilki'nin kırk tane türküsü varmış, hepsi armut üzerine imiş ya teşbihte hata olmasın burada bulunan herkesin bütün türküleri de lezzet üzerine…

Kelle paça harika, Beyran şahika, kebap leziz, lahmacun nefis, kışın soğan, yazın sarımsak kebabı, nohut dürümü, Kilis tavası…  Katmeri, kadayıfı, hasırı, şöbiyeti inanın bir başkadır baklavası.

Efendim oraya gittiğimizde çoluk çocuğumuza ne yedirelim diye soran dostlarımıza, Lokman Hekim'in diliyle cevap verelim “acı söz yedirmeyin de ne yedirirseniz yedirin.”

 

Paylaş:  Facebook Twitter Google
YAZARIN DİĞER YAZILARI