Gözden kıskançlık kurşunlarının karşı tarafı perişan etmesidir.
Gözden giden kurşunların ne gez, ne göz, ne de arpacık vakti var…Ne zamanı var…. ne de zemini...
Bazen bir kasırga olup çöküveriyor insanın üzerine, bazen bir çığ oluyor, yuvarlanırken yuvarlayıp gidiyor, sizi de gittiği yere...
Bazen koca bir kaya parçası oluyor...
Siz gökten yağmur beklerken, inecek başka bir yer yokmuş gibi tam başınıza düşüyor.
Evet...’’NAZAR’’dan bahsediyoruz...
Günlük hayatın debdebesinden kendisini unuttuğumuz oluyor ama onun unutulmaya hiç tahammülü yok! Yukarıda saydığımız şekillerden ,durumlardan biri ya da bir kaçıyla ‘’ben buradayım’’ deyip meydan okuyor....
Sadece meydan okumakla kalsa,insanın canını da okuyor..
Nazara gelmek demek;
‘YAŞARKEN MEZARA GİRMEK’ demektir.
Yanınızda sizin hakkınızda güzel şeyler söyleniyor. Siz buna ‘iltifattır’ deyip geçiyorsunuz. Ancak iltifat beklerken, önümüze bir afet çıkıveriyor.
"NAZAR AFETİ"
Nazar, hepimizi mahvediyor.. .Hepimizi kahrediyor. Keşke kem sözlerin sahibine ait olduğu kadar, kem gözler de sahibine ait olsa! Alışverişten sonra fiş olduğu gibi kıskanç bakışlardan sonra kem gözlere de şiş olabilse…
Sizin anlayacağınız, ara sıra nazara geliyoruz galiba.....
Sözlerimizin başına bir ‘’MAŞALLAH’’ getirebilsek,bütün bunlar olmayacak, ama ‘’MAŞALLAH’’ı hatırlayan kim? ‘’Maşallah, inşallah’’ sadece seçim meydanlarında ….
Siz siz olun! Bakışlarınıza hasetlik yüklemeyin!
Aksi takdirde nice görünmez kazalara neden olabilirsiniz.
Hemen hemen hepimizin askerlik anıları gibi NAZAR anıları da vardır. Yaşarken bittiğimiz, lakin anlatırken bitiremediğimiz...
Siz nazar anılarınızı anlata durun!
Biz de duaya duralım;
"ALLAH, HEPİMİZİ NAZARDAN KORUSUN!"