Rahmana nihayetsiz hamdü senalar olsun.
Yine bir Kurban bayramının arefesindeyiz.
Temmuz sıcaklığının kavurduğu yüreklerimize kurban ibadetinin hikmet dolu mesajları serin sular serpiyor. Kurban ibadetinin yüreklerimize serptiği sular serin mi serin, aklımızı alıp götürdüğü hikmet deryaları ise derin mi derin!
İnsan bugünlerde bayramın sevinç ve neşesini iliklerine kadar hissediyor. Kurban ibadetinin o diriltici soğukları bizi yine ihya ediyor, inşa ediyor.
Kurban bayramı dünyamıza hoş geldi, yine eli boş gelmedi. Şehrimize hareket, pazarımıza bereket, gönlümüze muhabbet getirdi. Bugünlerde şehirden şehire, gurbetten sılaya bir nehir gibi insan akıyor. Doyduğumuz topraklardan, doğduğumuz topraklara doğru seferdeyiz. Bayram önümüzdeki bütün engelleri kaldırıyor, bizi babamızın ocağına, anamızın kucağına, atalarımızın otağına, yurdumuzun yedi iklim dört bucağına kavuşturuyor.
Evet, vakit kurban üzerine düşmenin, Kurban üzerine düşünmenin vaktidir. Hani neydi Kurban? yaklaşmaktı, paylaşmaktı, yakınlaşmaktı değil mi? En sevdiğimiz şeyi feda ederek kulluğumuzu eda etmekti değil mi? Neyi kurban ettiğimizi, niye kurban ettiğimizi asla unutmayacaktık değil mi? İnsan kurban edemediği şeylerin kurbanı olmuştu ve olacaktı değil mi?
Bizim ‘’Namazımız, kurbanımız, ibadetlerimiz, hayatımız ve ölümümüz Alemlerin Rabbi olan ALLAH içindi değil mi?’’
Bu şuurla yazmalı, bu şuurla yaşamalıydık değil mi? Bu şuurumuzu, şiirimizin ve edebiyatımızın öznesi kılacaktık değil mi? Bu şuur hayatımızın şiarı olacaktı değil mi? Kurbanımızı keserken kendimizi Hz.İsmail’in(as) yerine koyacak, Kurban olunacak şeylere ‘’Kurbanım ben’’diyecektik değil mi? Haydi diyelim öyleyse!
KURBANIM BEN
Bizi bizden çok seven
Lütfuyla kulum diyen
Bağışlayan, esirgeyen
Rahmana kurbanım ben
O öğretti usulü
Namaz, abdest, gusulü
Hakk’ın kulu, rasulü
Ocağına kurbanım ben.
Sevgi dîni, barış dîni
Hep hayırda yarış dîni
Hakikate varış dîni
İslama kurbanım ben
Müslümanın el kitabı
Elindeki yol kitabı
Ömür boyu hâl kitabı
Kur’an’a kurbanım ben
Emredince ol celil
Başüstü etti halil
Teslim oldu İsmail
O ânâ kurbanım ben
Elinde kalem olan
Dilinde selam olan
Zübde-i alem olan
İnsana kurbanım ben
Hem hayırda hem şerde
Rahmana yoktur perde
Her zaman ve her yerde
İhsana kurbanım ben
Kendi hatasını bilen
O’dur ancak affedilen
Yoksula sarf edilen
İmkana kurbanım ben
Hakikate yaslanan
Marifetten beslenen
Edep ile süslenen
İrfana kurbanım ben
Aşkla cihad eden siz
Zalimlere yeten siz
Şehid olup,kefensiz
Yatana kurbanım ben
Bir yurt ki Anadolu
Yunus,Mevlana dolu
Her yeri mana dolu
Vatana kurbanım ben
Aşığım ben halkıma
Nereden gelir aklına
Kurbanlık koça kına
Yakana kurbanım ben
Etrafımda pervanem
Ona asla öf demem
Ulu çınarım annem
Babama kurbanım ben
Bosna’dan,Filistin’den
Japonya yahut Çin’den
Her ırk,renkten biçimden
İhvana kurbanım ben
Gönülleri fetheden
İncitmeyi reddeden
ALLAH’a davet eden
Lisana kurbanım ben