İstanbul’un Fethi’nin 568’inci sene-i devriyesi münasebetiyle Gençlik ve Spor Bakanlığı çok güzel ve anlamlı bir programa imza attı.
Bakanlık 28 mayıs 2021 Cuma günü eserleriyle gönüllerde iz, dillerde söz bırakmış ahlak ve maneviyatı karşısına alarak değil, sazına, sözüne, kalemine ve kelamına alarak icra-i sanat eyleyen birçok sanatçıyı Ayasofya Camii ile Sultan Ahmet Camii’nin ortasında sevenleriyle ve sevdikleriyle bir araya getirdi.
81 ilden programa iştirak eden gençler Fetih Nesli’nin geleceğinden umut dolu haberler verdiler.
Gençlik ve Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu’nun da katılıp birde konuşma yaptığı program vaktinde başladı, tadında bitti.
Programda sahne alan Ömer Karaoğlu, Mustafa Demirci, Taner Yüncüoğlu, Grup Genç, Hasan Sağındık, Mustafa Cihat, Aykut Kuşkaya, Eşref Ziya Terzi, Resul Aydemir ve Emir Şamur okudukları eserler ve sergiledikleri performans ile hem coştular hem de coşturdular. Kendilerini ortaya çıkaran o zor yıllarda adeta zihnimize kazınmış ve iliklerimize işlemiş olan ezgilerin bugünün gençleri tarafından ilgi ile takip edildiğini görmek insanı hem mutlu ediyor hem de umutlandırıyor. Bugünkü gençlerle aynı ezgilere ses vermek modernitenin aramıza ördüğü bütün kuşak çatışması duvarlarını adeta yerle bir ediyor.
Bugün dinlerken bizi alıp o günlere götüren ezgilerin doğum sancılarını Allah bir daha göstermesin. Kardeşlerinin yaşadığı acı ve sancıları yüreğinin merkezinde hissederek ‘’dertlinin söylediğini deli söylemez’’kaidesi mucibince çalıp söyleme duruş, erdem ve faziletinden de Allah sanatımızı ve sanatçımızı mahrum eylemesin. Eserlerinin ilhamını içinde yaşadığı milletlerinden ve onun değerlerinden alan sanatçıları ve eserlerini ilham kaynağı olan milletler daima içinde yaşatacaklartdır.
Son okuma , dinleme ve anlama tarihi geçmeyen eserler insana sonsuz güzelliklerden haber veren eserlerden başkası değildir. Sanatıyla bu toprağın irfanıyla, bu toprağın insanını hem hal kılmayı gaye edinmiş sanatkarlar bu toprağın bağrına çizilmiş ulu çınarlardır.
Sanatını halkının ,hakkını korumaya adamış sanatçıları halkı bir gün mutlaka hakettiği yere getirecektir.
Bizim irfanımızda sanat; insanı bencil kılan onu dininden, tarihinden, medeniyetinden ayıran, şehvetin ve şöhretin esiri kılan içinde doğup büyüdüğü şehre, ülkeye ve millete tepeden baktıran bir tekebbür aracı değildir.
Bizim irfanımızda sanat; hakkı aramaya, hakikati bulmaya, marifet ehli olmaya, hikmet deryasına dalmaya, aklı selim, kalbi selim ve zevki selim emin ve müstakim olmaya götüren bir tefekkür vesilesidir.
Bizim irfanımızda sanatçı rahleden aldığı ilmi, irfanı, şahsiyeti, erdemi ve fazileti sahneden bütün insanlığa cömertce dağıtan bir aşk ve dava sakisidir.
Öldükten sonra yaşamanın en kestirme yollarından biri de ömrü sanata adayarak, bu adanmışlığın neticesi olarak sadaka-i cariye hükmünde eser ya da eserlere imza atabilmektir.
İrfan semamızda bir yıldız olan her sanatçı ışığını iki cihan güneşinden alır,almalıdır.
Bugün mesajlarını başımızın üstünde tuttuğumuz eserler dün o zor zamanlarda anlamlarına tutunduğumuz eserlerdir.
Gökten gelen ilahi nurdan beslenen eserler yeryüzünde bütün insanlığa seslenebilecek eserlerdir.
Ezgilerin sosyolojisi ve psikolojisi doğdukları ve yükseldikleri dönemin arka planı internet ve sosyal medyanın, özel radyoların yerini dolduramayışları telif hakkı konusundaki ifrat ve tefrit halinin Anadolu’daki radyoların belini bükmesi o hareketli piyasanın yerinde yeller esmesi sanatçılarla ilgili bazı tespitler ve daha bir çok konu başka yazılara inşallah.
Yukarıda isimlerini zikrettiğim kendilerini dinlerken sanatlarının doğduğu ve yükseldiği o yıllar üzerine hayli fikrettiğim sanatçılar ve benzerlerine Rabbim hayırlı,uzun ömürler versin.
Uzun yıllar radyodan hayata ses vermiş olmamdan dolayı bu sanatçıların bazılarıyla tanışıklığımız , bazılarıyla dostluğumuz, bazılarıyla da henüz görüşüp tanışamamışlığımız vardır.
Bu şuur kervanının şiar sahibi yolcuları hakkında ufak tefek bazı itirazlarım olsa da haklarındaki genel kanaatim şudur; sanatlarıyla tebliğ ettikleri değerleri, hayatlarıyla karınca kararınca temsil etmeye çalışmışlardır. Bu vakte kadar sevenlerinin ve sevdiklerinin başlarını öne eğdirmediler. Son nefeslerine kadar da başları önlerine eğilmesin inşallah!