Günümüzde insanlar hayattan zevk almıyorlar .Allah’ın vermiş olduğu sayısız nimetin şükrünü eda edemiyorlar
Adamın yazlığı var, kışlığı var, arabası var, sağlığı var, nimet adına herşeyi var. Fakat şükrü olmayınca bu nimetlerin tadını ve lezzetini ruhunu alamıyor..
Peki hayattan tat alabilmek için ne yapabiliriz?
Öncelikle hayatın ne anlama geldiğini idrak edip, hayatın sonunun yokluk olmadığını bilakis bu hayatın ebedi hayatın müjdecisi olduğunu bilir ve bu doğrultuda her günümüzün her anımızın değerini kıymetini hakkıyla takdir edebilirsek değil hayattan zevk almak ölümden bile zevk alırız.
Eğer böyle yapabilirsek ölüm bizim için bir kabus, bir bitiş, bir tükeniş, bir çöküş değil; yeni yepyeni bir vuslat ve başlangıç olur
İşte hayatın hakkını vermiş bir gönülden dökülen altın dizeler:
RABBİM NİHAYET SANA!
Rabbim nihayet sana
İtaat edeceğiz
Artık ne kin ne haset
Ne de yaşamak hırsı!
Belki bir sabah vakti
Belki gece yarısı
Artık nefes almayı bırakıp gideceğiz
Ben artık korkmuyorum
Her şeyde bir hikmet var.
Gecenin sonu seher
Kışın sonunda bahar
Belki de bir bahçeyi müjdeliyor şu duvar
Birer ağaç altında sevgilimiz ,annemiz
Gece değmemiş sema
Dalga bilmeyen deniz
En güzel, en bahtiyar
En aydınlık, en temiz ümitler içindeyim
Çok şükür ölümleyim”(*)
(*)Osman Ziya SABA