Geçtiğimiz gün bir yazımı okuyan bir okuyucum beni buldu.
Bana soruyor.
“Mehmet bey, rahmetli Rasim Dokur’un mezarı nerede?
Soruyu soran Tarsus’tan sıradan biri değildi. Bu soru beni de şaşırttı.
“Bu sorunun cevabını vermek için teyit ettirmem lazım”
Bu konuşmamdan sonra telefonla aileye yakın bir arkadaşı aradım. Aynı zamanda Tarsus Kızılay şube başkanı olan araştırmacı yazar Kemal Duru’yu aradım.
“Kemal bey. İyi ve sağlıklı olmanız dileğiyle bir sorum olacak size.”
“Buyrun Mehmet amca sizi dinliyorum”
“Merhum Rasim Dokur’un mezarının yerini merak ettik. Tarsus’ta mı, başka bir şehirde mi?”
Kemal duru bu sorumuza cevap veriyor.
“İstanbul Feriköy’de”
“Teşekkür ederim”
“Peki Tarsus’ta Rasim Dokur ailesinden başka kimsenin mezarı var mı?”
“Var elbette, uçak kazasında ölen bir Dokur soyadlı Hüseyin Dokur ve iki kişi daha var”
“Teşekkür ederim Kemal bey” diyerek telefonları karşılıklı kapattık.
Yanımdaki arkadaşım Saatçi Mehmet bey idi.
Mehmet bey, İyi bir peyzaj mimarıdır.
Mehmet bey aynı zamanda eski bir siyasetçi.
Rasim Dokur’un mezarının neden Tarsus’ta olmadığını merak ediyor ve bu nedenle üzüntülerini dile getiriyor.
Bizde bu duruma bizde üzüldük.
Saatçi Mehmet de Rasim Dokur’un mezarının İstanbul’da olmasına üzüldüğünü belirtirken bizde bu gerçeği yeni öğrendik.
İki gün sonrasıydı.
Bu sefer İstanbul’da yaşayan Rasim Dokur’un kızı Muzaffer Hanıma Pazar günü telefon açtım.
Hal hatır sorduktan sonra yine konuya hemen girdim.
“Muzaffer hanım. Merhaba. Ben Mehmet Yaşot. Halen Tarsus’tan arıyorum. Merhum babanızı bir Tarsuslu olarak saygıyla ve rahmetle anıyorum.”
“Sağolun, Allah razı olsun, bende size sağlıklı uzun ömürler dilerim”
Ben konuşmaya devam ettim:
“Merhum Rasim Dokur sağlığında Türk ordusu için bez dokutmuş,. Kumaş ve kefen çadır ve askeri ihtiyaçları dokutup askeriyeye vermiş. Bu unutulmaz ve yararlı insanın mezarı şu an nerede diye sormak isterim.”
Muzaffer hanım cevap verdi:
“Mehmet bey, babamızın mezarı İstanbul Feriköy’dedir”
Bunun üzerine kendisine bir önerimi sundum:
“Peki babanızın mezarının Tarsus’a nakli nasıl olur?”
Muzaffer hanım biraz düşünüp cevap verdi:
“Bence iyi olmaz.”
“Neden?”
“ Çünkü babam yattığı toprağında rahat uyusun. Ama eski fabrikamızın olduğu yerde duran Bacanın yanında veya çevresinde temsili bir mezar veya kabristan, anıt yapılmasına olur derim”
xx
Muzaffer hanımın söyledikleri böyle.
Ben bu durumu Mersin Büyükşehir belediye başkanı Burhanettin Kocamaz ve Tarsus Belediye Başkanı Şevket Can’a buradan hatırlatıyorum.
İnşallah başkanlar sesimizi duyar. Bu unutulmaz insan Rasim Dokur için kentimizde unutulmaz bir kabristan veya anıt yaparlar.
xx
Yazımı noktalarken Ömer Hayyam’ın bir dizesini sizlere sunuyorum.
“Bizi şaşkına çeviren bu çarkı felek,
Bildiğimiz bir Çin feneri..
Güneş lambaları, Evren ise gölge,
Bizde bulanık biçimleriz.
Umursamayan”
Hepinize sıkıntılardan uzak sağlıklı ve mutlu bir hayat dilerim.