Dün gece saat 01.00 idi. Birden tüm evlerden bir çığlık sesi duyuldu.
Apartmanların ve diğer binaların birinci veya ikinci katlarında oturanlar bir anda sokaklara fırladılar.
Apartmanların daha üst katlarında oturanlar, aşağı inene kadar büyük bir telaşa kapıldılar.
Öğrendiğimize göre 5.2 şiddetinde bir deprem olmuştu.
Bu telaş ve korku dolu anları yaşayınca birkez daha anladık ki, deprem çok vahim bir olay..
Bunca telaş ve sarsıntı içinde nereye kaçacaksın?. İkinci bir deprem olur diye insanlar sokaklara döküldü.
Allah kimseye böyle korku yaşatmasın. Deprem, sel gibi afetler vermesin.
Ve sokaklara çıkan insanlar fırtına ve yağmura yakalandı.
Tabi hepsi Allah’tan gelen şeyler.
Sokakta fırtına ve yağmura yakalananlar ne yapacaklarını şaşırdılar.
CENAB-I ALLAH İSTERSE , İSTEDİĞİ HERŞEYİ ANINDA VEREBİLİYOR.
Onun hikmetine sual olunmaz. Kentimizde de 5.2 şiddetinde olan depremde çok şükür can ve mal kaybı olmadan atlatıldı.
Elbette bunu yaşayan bilir. O saatte birçok insan uyuyordu. Yaz ayı olması nedeniyle bazı insanlar yaylada, bazıları denizde idi. Sonradan öğrendim ki deprem Mersin sahil boyundan Adana ve G.Antep’e kadar hissedilmiş. Hatta Çamlıyayla’da bile depremi insanlar farketmiş, hissetmiş.
Böyle durumlarda dara düşünce hemen Salavat getiriyoruz.
Ve sabah oldu, sadece depremin verdiği heyecan ve korku konuşuldu, sonra herkes bildiği gibi yaşamaya devam etti.
Allah’ın işi bu. Yerde, gökte, mal da, mülk de, para da herşey Cenab-ı Allah’ın.
Xx
CAN MI TATLI, MAL MI?
Dün geceki sallantıda olayı farkedenler anında malını mülkünü bırakıp evlerini terketti..
En güzel giysilerini, parasını, altınını, çoluk çocuğunu bırakıp sokaklara kaçtı...
Can böylesine tatlı demek ki. Gece yarısı depremi yaşayanlar bunların hepsinin farkına vardı.
O deprem insanları uykuda yakalayınca neler yaptırıyor insanlara..
Allah’ım bizleri ve tüm Cemil cümlemizi bu tür afetlerden korusun.
Hani bir söz vardır.
“Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi” diye.
Mal da yalan, mülk de yalan, var birazda sen oyalan” dedikleri gibi. Bu dünyada herşey yalan. Mal, mülk, para hepsi yalan. İnsan can derdine düşünce başka hiçbir şey düşünemiyor. Ve hemen Allah’ın varlığını idrak ediyorlar. Bunu farkedenlere ne mutlu.
Gece depremi, fırtınayı ve yağmuru hep bir anda yaşadık, büyük korku atlattık.
Allah, hepimizin yar ve yardımcısı olsun.
İnşallah bir daha böyle olaylarla karşılaşmayız. Bunun için Yüce yaradana dua etmeliyiz.
Hepimize tekrar geçmiş olsun.
XX
SİVİL SAVUNMA MÜDÜRLÜĞÜ
Tarsus’ta geçmiş yıllarda var olan, ancak daha sonra İl’e aktarılan Sivil Savunma Müdürlüğünün Tarsus gibi büyük bir kentte yeniden oluşturulması gerek.
Tarsus’ta “Allah korusun” yüksek derecede bir deprem olsa, ne yapacağız?
Bunun için hiçbir hazırlığımız yok. Vali beyin nazarı dikkatini çekiyorum. Mersin Valimiz bu kurum ve bunun gibi kurumları harekete geçirmeli, bir deprem veya başka afete karşı hazırlık yapalım. Bu konuda kimse birşey bilmiyor. Sivil Savunma Müdürlüğümüzün hayata geçirilmesini veya bazı tedbirler alınmasını istiyoruz.
Xx
VAKIF MÜDÜRÜNE..
Tarsus Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı hakkında sorular bitmiyor. Vakıf Müdürü Kemal Yıldırım ve yardımcısı olan hanımefendiye soruyoruz.
1830 tane kayıt var. Ev kadınlarının faydalanması için kentimize ayda ne kadar para geliyor.
2014 yılında 925 bin TL, 2015 yılında 1 milyon 042 bin TL para geldiği belirtiliyor. Bu paralar kimlere verildi, nasıl verildi?
1830 kişi ne iş yaptı. Bu para bu kadar insana Aile Destekleme parası olarak geliyor. Bu paradan biçki dikiş kursu, yemek kursu gibi proje üreten hanımların yararlanması gerekiyor. Bu gelen paralardan kaç kişi nasıl yararlandı veya yararlanamadı? Bu projelerin ve Vakfın işlevinin nasıl olduğunu vatandaşlar yeni gelen Kaymakam Bekir Atmaca’ya soruyor.
İnşallah yeni göreve başlayan Kaymakamımız işe bu Vakıf’tan başlar. Konuya ilişkin geniş bir haberimiz Ekspres’in manşetinde de var. Vakfın iştigal ettiği binanın oturulamaz raporu olmasına rağmen içeride çalışan görevlilere imza attırılıyor. Bu bina yıkılırsa bundan hiç kimse sorumlu değildir” diye imza attırılıyor.
Ne günlere kaldık?
Böyle bir şey olabilir mi?