Tarih: 21 Mayıs 2018 Pazartesi.
Sofraya oturmuşuz. Akşam ezanının okunmasını bekliyoruz. Ramazan topu atacak, sonra ezan okunacak, yapılacak dua ile Ramazan ayının 6. Gün orucunu açacağız.
O an bir telefon geliyor.
Gazetemiz yazı işleri müdürü Ahmet Can Erdoğan acı bir haber veriyor.
“Duydun mu? Tarsus’lu bir Uzman çavuşumuz şehit olmuş!”
O an donup kalıyoruz sofranın başında. Derken ezan okunuyor ve bizde “Bismillah” diyerek ve “Allah’ım senin rızan için oruç tuttum, senin rızanla orucumu açıyorum. Orucumu ve tüm dualarımı kabul eyle” diyerek bir hurma ile orucumuzu açıyoruz. Oruç ve sofra duasının ardından Sayköy’lü Şehit uzman çavuşumuz Musa Sayan içinde dua gönderiyoruz.
“Allah’ım Tarsuslu şehidimin ve bu vatan için canını feda eden tüm şehitlerimin günahları varsa bağışla. Onları cennetine kabul eyle”
Bu acı haber ile iftar yemeği boğazımızı düğümleniyor. Bende bazı basın mensubu arkadaşlarımı arıyorum. Konudan haberdar etmek için.
MEDYAD Başkanı Okan Çalışkan kamerasını kaptığı gibi Sayköy’ün yolunu tutmuş bile. Şehidimin baba ocağına Türk bayrağı çekilirken orada. Şehidin ana ve babasına taziyede bulunuyor.
Ertesi gün tarih, 22 Mayıs 2018 Salı.
Saat 12.00 gibi şehir stadındayız. Şehidimiz Musa Sayan’ın naşı helikopterle Tarsus şehir stadına indiriliyor. Oradan özel bir cenaze taşıma aracı ile Sayköy’e baba ocağına götürülüyor. Orada ailesinden, ana ve babasından, eşinden, kardeşlerinden helallik alınıyor.
Sonra Ulu Camiye getiriliyor. Burada protokol toplanmış. Halk sıcağa rağmen Caminin avlusunu doldurmuş. Hava çok sıcak olduğundan eski şehit cenazelerindeki kalabalığı göremiyoruz. Acaba insanlar bu tür şehit cenazelerine karşı duyarsızlaştı mı? diye içimden geçiriyorum.
Hava sıcak olunca caddelerde, sokaklarda kısa kollu olarak dolaşmak mümkün değil.
Saat 13.00’de Ulu Caminin avlusundayız. Öğle namazı kılınıyor, cemaat camiden çıkıp avluda toplanıyor.
Mersin ve Tarsus Müftüleri de orada. Şehidimizin cenaze namazını kıldırıyorlar.
Bizler, Şehidimiz Uzman çavuş Musa kardeşimin tabutunun başındayız.
Tüm protokol orada. Sıcaktan yanıyoruz. İnşallah şehidim tabutunda rahat uyuyordur ve cennete gitmeye hazırlanıyordur.
Mersin ve Tarsus Müftülerinin cenaze namazını kıldırmasından sonra şehidimin naşı top arabasına konuluyor.
Sonra protokol arkada, Şehidimi uğurluyoruz. Hz. Danyal makamının olduğu Ulu Cami sokağından ters yöne dönüp Mersin istikametine doğru yürüyoruz.
Sıcaktan başımız dönse de şehidimizi son yolculuğunda yalnız bırakmak istemiyoruz.
Bu arada bazı öğrenci ve gençlik grupları “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganları atıyor.
Bakıyorum protokoldaki muhteremlerin çoğu araçlarına binip öyle Şehidimin ardından gittiğini gözlemliyorum. Malum hava çok sıcak, dayanmak zor.
Şehidimin cenazesi Toros mevkiindeki şehitliğe varıyor. O ana kadar hava sıcak mı sıcak. Buraya kadar atlattığım konuları yaşarken Tarsus sıcaktan yanıyor. Gölgede sıcaklık 35 dereceden aşağı değildi.
Gökyüzünde tek yağmur bulutu yok.
Ama birden hava değişiyor.
Gök gürlüyor ve Saat 14.22’de birden yağmur yağmaya başlıyor.
Yani Şehidimin ardından gökler bile ağlıyor.
Törenden sonra gazete ofisine geldiğimizde aklımıza geldi. Hava tahmin raporuna baktık. Tarsus’ta o saatlerde yağmur gözükmüyordu. Ama Şehidimin şehitliğe varıp defnedildiği sırada gökler bile ağlamaya başlamıştı..
Bir gün önce Hakkari'nin Şemdinli ilçesi Irak tarafında teröristlerle çıkan çatışmada şehit düşen Tarsuslu kardeşimiz Piyade Uzman Çavuş Musa Sayan’ın naaşı Toros mevkiindeki Tarsus şehitliğinde toprağa veriliyor..
Gözyaşları ve dualarla..
Ancak Allahın hikmeti bu olsa gerek ki..
Şehidimizi son yolculuğuna uğurlarken bile gökler ağlıyor..
XX
ECRİN’İN GÖZYAŞLARI
Şehit düşen Tarsuslu kardeşimiz Piyade Uzman Çavuş Musa Sayan’ın naşı Ulu Camiden çıkarılıp top arabasında taşınırken eşini ve şehidin kız kardeşi ise 5 aylık Ecrin’ini gördüm. Şehit eşi o minicik kızıyla konuşurken “Ecrin’im, artım sen bana babanın yadigarısın. O benim her şeyimdi, o benim yaşama sebebimdi. Şimdi sen bana Musam’dan en güzel hediyesin” diyordu.
Yürek burkan bu konuşmalar ve Şehidin top arabasında bandonun çaldığı marşlarla gidişi..
Şehitliğe kadar sıcaktan yanan insanların şehidi toprağa verirken yağmur altında ıslanışı.
Göklerin bile ağlaması..
İşte dünün özeti..