Bir anda hazan mevsiminin gelişi ile yüreğimde meydana gelen hicranı anlatmaya kelimeler kifayet etmez diyorsun.
İçinde bulunduğum durumun içimde kopardığı fırtınaları anlatmaya binlerce cümle kursam yetmez diyorsun.
Vuslata erinceye kadar aşk atına binenlerin seferleri bitmez diyorsun.
Ziya Paşa’nın diliyle bu küçük terazi bu kadar ağır sikleti çekmez diyorsun
***
Yemyeşil yaprakların sapsarı kesilmesini görürde hangi vicdan ah etmez diyorsun.
Bu mevsimde tek tesellim fokur fokur kaynayarak etrafına mis gibi kokular saçan pekmez diyorsun
Emir büyük yerden olacak, olacaktır. Gelecek gelecektir herkes bunu görecektir. Feryadı figan sökmez diyorsun.
Benzi solmuş güz gülleri arasında bülbüller ötmez diyorsun.
Göklerden gelen o karara yerde kim diz çökmez diyorsun.
Bavulların dolup memleketlerin boşaldığını gören kimse nasıl gözyaşı dökmez diyorsun.
Gurbet söndürmüştür hepsini artık yaylalarda ocaklar tütmez diyorsun
Mevsimlerin devir tesliminde kainatta yaşanan olağanüstü gelişmeler insanı nasıl ürkütmez diyorsun.
Ağaçların dalını, yaprakların boynunu büken o firak iklimi insanın belini nasıl bükmez diyorsun.
Takvimi öğüten değirmen bizi nasıl öğütmez diyorsun.
Artık güneş o kızıl dudaklarıyla denizin masmavi gözlerinden öpmez diyorsun.
***
Hiç bitmeyeceğini zannettiğin o koskoca yaz bitti diyorsun.
İçinde büyüdüğüm ve içinde büyüttüğüm topraklara ettiğim naz bitti diyorsun.
Ulu çınarın koyu gölgesinde aşk ve şevk ile çağlayan ulu pınarın billur sesinde meyveye durmuş ağaçlar ve rengarenk mis kokulu çiçeklerin süslediği dedemin bahçesinde bulunmaktan duyduğum tarifsiz haz bitti diyorsun.
Kurbağa türkülerine sivrisineklerin çaldıkları saz bitti diyorsun.
Yazın rahmetinin kışın zahmetine ettiği itiraz bitti diyorsun.
Göçmen kuşlar misali terki diyar eyleyerek üniversite okumak üzere annemi ağlatarak, babamı inleterek, benim de yüreğimi sızlatarak kız kardeşim Selvinaz gitti diyorsun.
***
Sabahtan beri anlatmaya çalışıyorum dinlemiyor musun? Güz geldi azizim güz diyorsun.
Hicran gemisine binde sıkıysa hüzün deryasında yüz diyorsun.
Vuslata bir hal oldu sonra dili lâl oldu şimdi ayrılıklarda söz diyorsun.
Kalp kırılır, yürek burkulur, vicdan sızlarda yaşarmaz mı göz diyorsun.
Sam yelleri insanı nasıl da bırakıyor öksüz diyorsun.
Bu da geçer yahu! biraz sabret seneye yine geleceğim söz diyorsun.
Çözebiliyorsan hasretin vuslata attığı o kör düğümleri çöz diyorsun.
Sonbahar mı vedanın o kızgın alevleriyle yakıp kavurduğu yüreğimin üzerine atılan köz diyorsun.
Aman ALLAH’ım bahçemde biten ayrık otları ne kadar da gürbüz diyorsun.
Sonbahar ki hazandır, hüzündür, hicrandır, ayrılıktır, hasrettir,firaktır,figandır,elvedadır düpedüz diyorsun.
***
Azizim, söylediklerini can kulağıyla dinledim. Yüreğinden kopup gelen serzenişini gayet iyi anladım. Bütün bunların üzerine bendenizde diyorum ki değil mi ki tende can kalpte iman taşıyoruz. Değil mi ki bizim imanımızda ölüm yokluk değil, yepyeni bir başlangıçtır. Hal böyle iken ömrümüzden bin tane sonbahar geçse ne yazar!
Her zorlukla birlikte bir kolaylığın bulunduğunu kerim kitabımızdan öğrenmedik mi? Ecdadımız bir kapıyı kapatan bir kapıyı açar dememişler mi? İstiklal Şairimiz Akif’in şu mısralarını nasıl unuturuz:
‘’Atiyi karanlık görüp azmi bırakmak
Alçakça bir ölüm varsa eminim budur ancak’’
Her kemalin bir zevali vardır azizim. Lakin her zeval yepyeni bir kemalin müjdesini taşır bağrında.
Sararan yaprakların akıbeti ile ağaracak saçlarının akıbetini bir görüyorsun! Bırak onları hayat değirmeninde ağardıkça ağırsın. Yeter ki amel defterin haram, günah, isyan ve nisyan ile kararmasın azizim.
Bizim irfanımızda her yaşın adı farklı olduğu gibi tadı ve saltanatı da farklıdır.
Bizim lügatımızda ihtiyarlık bahtiyarlıktır anlayacağın.
Ne diyordu şair:’’Müslümanın kocayanı, kocadıkça koç olur’’
İnsan bu mazharı olduğu nimetlerin kıymetini onların mahrumu olunca anlıyor
Çoğu zaman ‘’Ol mâhiler ki derya icredirler, deryayı bilmezler’’
Sorarım sana hayat sadece gençlikten, mevsimlerde bahardan ibaret olsaydı gençliğin ve baharın ne kıymeti olurdu?
Gittiğin yoldan, yaşadığın yıldan ibret al. Her yolun bir sonu, her yılında bir sonbaharı vardır.
Bir gün senin de sonbaharın gelecek unutma.
Çetin bir imtihan gibi gördüğün sonbaharı büyük bir imtihana dönüştürmenin anahtarı elinde.
İşte o anahtar: ’’Sonbaharı anlarsan sonsuz baharı yaşarsın.’’