::
19 Nisan 2024 Cuma

:

:

:
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Mustafa ERDOĞAN Mustafa ERDOĞAN

TARSUS'UN KANALLARI

24 Haziran 2019 Pazartesi 15:52

Yıllar evveldi.

Tarsus'un serinlemesi ve güzelleşmesi için kent kanallarla 4'e bölünmüştü.

Bugün birinden bahsedeceğim.

Fatih Mahallesinin arka tarafından çok güzel bir kanal geçerdi. O kanalın suyu hala gözlerimin önünden gitmez.

O kanaldan herkes istifade ederdi. Çocuklar ve gençler serinlemek için o kanala girerdi.  Aileler evlerinin su ihtiyacını bu kanallardan karşılardı. (Çünkü o yıllarda kanallardaki su temiz akardı.) Bu kanalın yan taraflarında Vakıfların arazileri vardı. O tarlalar kanallardan alınan suyla sulanırdı.

Ama şimdi o araziye binalar dikilmiş, evler yapılmış.

Hayırlı olsun.

ÇUKOBİRLİK VE BERDAN

Kanal devam eder. Mersin caddesine çıkar. Oradan  asfaltın altından geçer, orada buz fabrikası var. Bu fabrikadan geçen suyla buz üretilir. Orada birde Çukobirlik fabrikası vardı. Demirkapı mevkiindeki  fabrikada bu kanaldan akan sudan istifade ederdi.

Buz fabrikası buz üretirdi, aynı zamanda orada bir çırçır fabrikası vardı. O da genellikle bu ırmağın suyundan kullanırdı.

O fabrikayı Samedoğulları çalıştırırdı. Orada bir şenlik vardı.   Çukobirlik ve hızar vardı, çırçır vardı, buz fabrikası vardı. Biraz ileride Berdan fabrikası vardı. Berdan fabrikası 1950 yılından sonra yapıldı. Orada çok güzel bir hareketlilik vardı.

Çırçır fabrikasının olduğu yere binalar yapıldı.                        

Oranında o nostaljik durumu gitti.

Yaşı 60'ın üzerinde olan herkes bu kanalı bilir.

GÜLLÜ BAHÇE

Kanal devam eder. GÜLLÜ BAHÇE denilen yerden geçer. Asma gibi güller evlerde duvarların üzerinde olurdu. Onları hatırlamak bile güzel. Oraya o yüzden güllü bahçe demişler.

Sanayi sitesinin ordan geçerdi. Sanayi sitesinin yeri kabak tarlasıydı.

Sanayi sitesine varmadan birkaç kola ayrılırdı o ırmak.Orada herkes sebzesini meyvesini sulardı. Daha sonra şimdiki NATO yolu olarak bilinen yerden su aşağı giderdi. Oradan Güney  mezarlığının batı tarafından su kanalı geçer giderdi. Bu su, oradan bahçelere giderdi. Oradan da birkaç kola dağılırdı bu su.

O bölgeye ayrı bir güzellik ve nostalji kazandırırdı.

MUSTAFA TANRIKULU

Bunları niye yazıyorum.

Eskileri yazmamı isteyenler  var. Onun için arşivlerimi karıştırıyorum ve bunları yazıyorum. Zaten anlattıklarımın hepsini kendim gördüm yaşadım.

Fatih mahallesi güzel bir mahalle idi. Orada çok güzel bir bina vardı. HACI  MERHUM MUSTAFA TANRIKULU'nun bir binası vardı. Eski bir taş yapıydı. O bina hala ihtişamını koruyor. İçinde geniş bir havlusu vardı. O havluda o dönemde ağaçlar vardı, meyveler vardı. Şimdi o ağaçlar duruyor mu bilmem ama bina aynı ihtişamlı haliyle duruyor.

Bu binayı ya belediye ya Kültür Bakanlığı ya da sahipleri  restore ettirirse iyi olur. Bu bina ayakta kalmalı, heba olmamalı. Bu bizim bir önerimiz.

O binanın sahibi Hacı Mustafa Tanrıkulu'da değerli bir ilim ve bilim adamıydı. Memlekete ve Türkiye'ye çok hizmetleri olan bir muhteremdi.

Bu konuyu ve HACI MUSTAFA TANRIKULU'yu  çok iyi  bilirim. Merhum ALİ HAYDAR EYÜBOĞLU'nun da değerli bir dostuydu. Kendisi mühendisti. İkisi de merhum oldu. Allah rahmet eylesin.

O zamanlar Tarsus'ta açılan yolların  ve yapılan hizmetlerin gerçekleşmesinde  büyük katkısı var.  Çünkü ALİ HAYDAR EYÜBOĞLU ile MUSTAFA TANRIKULU istişare halindeydi. Ali bey, Mustafa beyin görüşlerini alır ve değerlendirirdi.  Tanrıkulu belediyede maaşlı biri değil  sadece bilgisini Ali başkanla paylaşırdı. Tanrıkulu Adana'da  uzun yıllar karayolları bölge müdürlüğü yapmış, Adana ve Tarsus'a  dahası bölgeye büyük yararları oldu. Yurtdışına da gidip gelirdi.

Bu  abimizin kardeşlerinin kimisi hakim, kimisi profesördü. Kendisi de mühendisti. Aile olarak hepsi okumuş memlekete hizmet etmiş insanlar.

Allah rahmet eylesin.

XXX

ALİ OKYAY

Yine Tarsus’ta Şanlı , Batmaz , Okyay  aileleri de varlardı. Böyle daha çok muhterem aileler var. Onları da ileriki bir yazıda yazarım. Bu hatırlı aileler içinde hayatta olanlara Allah uzun ömür versin. Rahmetli olanlara Allah rahmet eylesin.

Birde ALİ OKYAY vardı. İş sahası açan Okyay Helva fabrikasını kuran işadamıydı. Demirkapı'da YILDIZ GARAJI önünde başlayan ticari hayatında OKYAY HELVASINI Türkiye'ye  patent yaptı. Bunları ileriki yazılarda daha uzun ve geniş yazacağım. Evlatları da bugün  bu başarılı markayı devam ettiriyor. Onlardan da Allah razı olsun.

Çünkü bu eski değerli insanlar ve yaptıkları unutulmaz.

Yerleri doldurulmaz.

Bugün Fatih mahallesi ile başladık şöyle bir eskiden bahsettik. Zaman zaman diğer mahallelerden ve o mahallelerde yaşayan değerli insanlardan bahsedeceğim. Allah ömür verirse bunları kaleme almaya devam edeceğim.

YENİ HAFTANIZIN SAĞLIKLI MUTLU VE HUZURLU GEÇMESİ DİLEĞİYLE..

 

Paylaş:  Facebook Twitter Google
YAZARIN DİĞER YAZILARI