Bir insanın malında, mülkünde, servetinde, şöhretinde bir eksiklik olabilir.
Ama hiçbir insanın dilinde tatlılık eksik olmamalıdır.
Çünkü insanı insan eden eti kemiği değil, tatlı dili, güler yüzüdür.
Çoğu zaman insanın diliyle ikram ettiği tatlı, eliyle ikram ettiği tatlıdan daha lezzetlidir.
Elde yapılan tatlının hamuruna, yağına, şekerine, yufkasına dikkat edildiği gibi dilden dökülen tatlının da sevgisine, bilgisine, samimiyetine dikkat etmek gerekir.
İnsanı tatlı dillilikle yalakalıktan ayıran ince çizgide budur.
Atalarımız ne güzel söylemiş; “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır, Kötü dil insanı dinden imandan çıkarır”
“Yine deveyi tuz, insanı söz öldürür”
“El yaresi olunur, Dil yaresi olunmaz”
Sözü de ne kadar veciz bir sözdür...
Öyle insanlarla haşır, neşir oluyorsunuz ki; ağzından bal damlıyor, söylediği her söz samimi...
“Bu insan yanımdan hiç ayrılmasa diyorsunuz...”
Yine öyle insanlarda vardır ki; dilini balta gibi kullanır...
Aşkınızı, azminizi, ümidinizi kıtır kıtır keser...
Doğrusu o insanlarla birlikte olmayı tehlike addedersiniz...
“Siz siz olun elinizle, dostlarınıza ikram ettiğiniz gibi dilinizle de ikram etmeyi hiç ihmal etmeyin...