Doğanın kanunu böyle.
Yazın sıcak olacak.. Kışın yağmur yağacak..
Bahar gelince ağaçlar çiçek açacak.
Sonbaharda ağaçların yaprakları sararıp bir bir terk edecek dalları.
365 günün, dört mevsimin her biri ayrı bir güzel aslında..
Şu sıralar Şubat ayının içindeyiz. Yani kış aylarının en soğuk ve en yağmurlu günlerini yaşamaktayız. Haliyle kış kışlığını yapacak.
Gök gürleyecek, kara bulutlar dolaşacak semalarda ve rahmet olarak tepemize düşecek.
Yüksek yerlere karlar yağacak. O karlar ileriki günlerde eriyecek, ovalara akacak şırıl sırıl ve barajlara dolacak. Sonra musluklardan içme suyu olarak gelecek mutfaklarımıza, banyolarımıza.. Ve musluklardan tertemiz arıtılmış olarak dolacak bardaklara..
O yağmurun damlacıkları su olarak soframıza gelecek.
Çay olacak, kahve olacak.
Banyoda lavaboda bizlerin temizlikteki en büyük dostu olacak.
Sadece insanlara değil, börtü böceklere, kuşlara, hayvanlara ve bitkilere can verecek.
Tüm canlılara can suyu verecek o yağmur damlacıkları..
Susuz bir hayat olmaz. Zaten susuz bir hayatı düşünemeyiz.
Doğayı tahrip ettikçe susuz aylar, yıllar bizi bekliyor diye korkuyoruz zaman zaman.
Çoğu günlerde aylarda ise yağmur yağsın, toprağa rahmet düşsün diye bekliyoruz.. Ellerimizi semaya açıp “Allahım bizi kuraklıktan susuzluktan koru” diye dualar ediyoruz.
Ve kış ayları gelince bu duaların hepsi kabul olmuş gibi, rahmet boşalıyor üzerimize..
Hele de bugünlerde yaşadığımız şubat ayları gibi. Çocukluğumuzda büyüklerimizden duyardık.
“Şubat cüce şubat. Ama Şubat, sidikli şubattır” diye.
Tam da bugünlerdeki gibi.. Şubat aylarının en soğuk ve en yağmurlu günlerini yaşıyoruz.
Meteoroloji uzmanları ve yetkililer her gün bizleri uyardı. Televizyon kanallarının “Hava Durumu” kuşaklarında yurdumuzun Şubat’ın ilk günlerinden itibaren soğuk ve yağışlı, karlı günler göreceği uyarıları yapıldı.
Biz Tarsus gibi TERS-ÜS olmuş bir memlekette, ne kadar yağmur yağarsa yağsın, bize en azı düşer diye düşünürken, birkaç gündür Mersin bölgesi mevsim normallerinin üzerinde yağış aldı. Tarsus’a da Ocak ayında 3-4 gün fazla yağış düştü, bazı yerleri sel bastı diye üzülürken, bu kez Antalya’dan Mersin’e doğru gelen yağmur bulutları ve aşırı yağışlarla 3-4 gündür cebelleşmekteyiz.
Tarsus’a yağan yağmurlar ırmak ve derelerimiz sayesinde Berdan’a ve oradan Akdenize ulaşırken bir sıkıntı görmeyiz diye düşündük. Ama Torosların zirvesindeki Çamlıyayla’ya geçen ay düşen karlar, bugünlerde aşırı yağmurlarla eriyip suya dönüşünce Tarsus olarak bizlerde nasibimizi aldık. Çamlıyayla (Namrun) bölgesinden eriyip gelen kar suları ve aşırı yağmurlar Keşbükü ırmağını bile taşırdı. Keşbükü bölgesinde Meşelik köyü sınırları içinde kurulu bulunan Berrak Su fabrikası bile suya doymuş, su şişeleyip dağıtan Berrak Su bile su baskını ile suya gömülmüş. Mersin Büyükşehir Belediyesi ekipleri Berrak Su’da mahsur kalan 15 kişiyi tahliye edip kurtarmış da adamlar hayatta kalmış.
Bizim burada yağmur ve kar suyunun getirdikleri köşemizin satırlarına böyle yansırken Anamur’dan, Silifke ve Erdemli’ye kadar olan bölgede ise aşırı yağışlarla dereler taştı, ırmaklar dolup köprüleri attı üzerinden.
Dün ulusal TV kanallarında izledim. Silifke’de, Erdemli’de bir yandan yağmurun ve selin getirdiği korku ve çaresizlik İmdat ekiplerinin gayretiyle cana mal olmadan önlenirken, madalyonun diğer yüzündeki insanlar ise sahillerde selin getirdiği ağaçları toplayıp keserek, kışlık odun yapıp traktörlerle evlerine götürmekle meşguldüler.
Kısa boylu Cüce Şubatın yaptığına bakın.
Bir yanda yağmur, çamur ve sel..
Diğer yanda çalı - çırpı ve ısınmak için odun toplayan insanlar!
Önemli olan tüm dertlere, sıkıntılara ve afetlere karşı koymakta ve hayatta kalmayı başarmakta..
İşte hayat böyle bir şey!.
Ve hayat mücadelesi devam ediyor..
Yeni haftanız sağlıklı, huzurlu, mutlu ve yaşamın sıkıntılarına direnmekle geçsin..