::
18 Nisan 2024 Perşembe

:

:

:
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Mustafa ERDOĞAN Mustafa ERDOĞAN

YAZACAK KONU ÇOK

21 Ağustos 2019 Çarşamba 08:16

Siyasette o kadar çok konu var yazacak.

Özellikle bugünlerde konu çok. Ama kimseye bir şey diyemiyorsun.

Milletvekillerimiz bölgede geziyor.

 Ama basını ziyaret edenlerin sayısı ya  bir, yada iki..

Bugüne kadar bölgeyi gezip ziyaretimize gelen bir Ali Mahir Başarır'ı gördüm.

 Buna da şükür diyorum.

Kendisini candan kutluyorum.

Başarır, gezi, ziyaret ve halkla görüşmelerine devam ediyor.

Gerisini bir kenara bırakıyorum.

Aslında zülfiyare dokunuruz da..

Dokunamıyoruz.

BU KENTE NE YAPILDI?

Dünde yazdım, bugünde yazıyorum.

Havasından mıdır, suyundan mıdır, ekmeğinden midir?

Bu kentte neler oldu, ne yapıldı, ne yapılmadı?

Şöyle bir geçmiş yılları  düşünün.

15-20 yıldır   bu kente ne yapıldı?

Birçok fabrika kapandı, insanlar işsiz kaldı.

Bugün ekonomideki para bile o dönemin emekli olan işçilerinin aldığı  aylıklarıyla  dönüyor..

Emekli olup sağ olanlar maaş alıyor...

Ölenlerin eşi veya çocukları  maaş alıyor.

YANİ PİYASA EMEKLİ MAAŞIYLA GEÇİNİYOR.

Şöyle bir düşünüyorum da!..

O dönemler  iki tane Berdan vardı..

Yine iki tane  Çukurova fabrikası  vardı..

Paktaş vardı..

Çukobirlik vardı.

Bunlar yüzlerce, hatta  binlerce  çalışanını emekli etti..

Bugün ise  bu saydığım fabrikalar  kapalı.

Okumuş üniversite mezunu gençler sokakta geziyor, kahve köşelerinde iş bekliyor.

Ana babalarının vereceği cep harçlığını bekliyor. Çünkü iş bulamıyor.

Ama…

Yine de Allah'a şükredelim..

 

BETERİN BETERİ VAR

Yinede derim ki..

Beterin beteri var.

Padişahlık döneminde idam cezası alan azılı bir mahkum, işlediği  cinayetlerden dolayı idama götürülmektedir.

Sehpa başındaki görevli :

“Hoca, mahkuma son duasını yaptır. Sonra “Buna da şükret de!” der.”

Hoca denileni yapar ve mahkuma sorar.

Mahkumun cevabı..

“Nesine şükredeyim. Zaten idama gidiyorum” diyerek başındaki yetkili kişiye kızar.

Yetkili kişi:

“Öyleyse bu şükürsüz mahkumu kazığa oturtturun da şükretmeyi öğrensin” der.

Adamı kazığa oturturlar ve böylece  can verir.

Bu bir fıkra, ama şükretmeyi ne güzel anlatıyor değil mi?

“Başucu Nasihatlar”  adlı kitaptan aldığım bu küçük fıkrayı iyi anlayın.

Ve şükredin yine de.

Çünkü beterin beteri var.

 

RUHSAL AKIL'DAN

Seni üzdülerse üzülme!

Kırdılarsa kırılma, biraz dayan.

İhanet ettilerse bekle,

Hakkını yedilerse seyret..

Ciğerini yaktılarsa sabret.

Seni bir gören var. Ama Seni incitenlerin görecek gözü yok. Sevin!.

Bu da Ruhsal Akıl'dan alıntı.

Derim ki..

Ne olursa olsun, her şeyi Allah’a havale edin. Gerisi kolay.

 

ARİF NİHAT ASYA'DAN

Arif Nihat Asya, Edirne Lisesi Edebiyat öğretmenliğini sürdürürken ikinci devrede toplam 16 yıl 8 ay 13 gün vazife yaptığı yerde yaşadıkları var.

“Çukurova beni yuğurmuştur. Çukurovanın sıcaklığı ve Toroslar şair gönlümü beslemiştir.

Karacaoğlan gibi, Dadaloğlu gibi büyük halk şairleri yetiştiren Çukurova insanı şiir doludur.  Sihir doludur” sözleriyle hayatındaki yerini belirttiği Çukurova kendine saydığı Arif Hocayı Seyhan Adana'da milletvekili olmaya davet etmişlerdir.O dönem Arif Nihat Asya'da istekleri geri çevirmez ve DP listesinden Seyhan adayı olur. 14 Mayıs 1950 seçimlerinde Zeki Akçalı, Remzi Oğuz Arık, Dr. Sedat Barın, Tevfik Coşkun, Dr. Ziya Ekinci,  Reşat Güçlü, Mahmut  Kibaroğlu, Dr. Selim Serçe, Sinan Tekelioğlu ve Dr. Cezmi Türk ile birlikte TBMM'ye milletvekili olarak seçilir. İşte Çukurova böyle vefalı bir memleketti o dönem. Şimdi Tarsus'tan kimi davet ederler, kimi ne yaparlar.

O dönem  Arif Nihat Asya ile birlikte milletvekili seçilenler bunlar. Bu insanlar Adana'ya ne hizmetler etmişler, neler yapmışlar.Elimde bilgiler var.Bana ayrılan yer bu kadar olduğu için bu konuyu bu kadarla kesiyorum. Zaman zaman siyaset yazarken bu tür anıları yine paylaşacağım.Herkese iyi günler..

Ah... Nerde o eski günler?

Ah... Nerde o eski günler.

Şimdi herkes birbirinin ayağını kaydırmaya ve birbirini gammazlamaya dostlar arasını bozmaya çalışıyor.Zaman değişti, İnsanlarda değişti.Bunun sebebi ahlak bozulması mı, menfaat mi?Bir tane gerçek dost görmez oldum.

 Buna da sizler ne derseniz deyin.

 

Paylaş:  Facebook Twitter Google
YAZARIN DİĞER YAZILARI